Arif Şahin

Arif Şahin

sahinarif88@hotmail.com

Tüm Yazıları

2014 FIBA Dünya Kupası’nda bazı takımları incelediğim yazılarım olmuştu, şimdi turnuvanın geneline bakalım ve ödülleri dağıtalım…

En iyi takım: Amerika Birleşik Devletleri

Amerika Birleşik Devletleri, 2006 Dünya Basketbol Şampiyonası yarı finalinde Yunanistan’a kaybettiğinden beri dördüncü büyük turnuvasını kazandı ama ilk kez bu kadar üstün olduklarını gördük. 2008-2012 Olimpiyatları final maçlarında İspanya, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası grup maçında Brezilya ve 2012 Olimpiyatları grup maçında Litvanya, son sekiz yılda Amerika Birleşik Devletleri’ni zorlayan takımlar olmuşlardı. Bu turnuvaya, en önemli NBA yıldızlarından yoksun gelen ve dar rotasyon kullanan ABD beklenenden daha rahat bir şekilde şampiyonluğa ulaştı. Tüm rakiplerine ortalama 30 sayının üstünde fark atan ABD sadece gruptaki Türkiye maçının ilk yarısını geride kapattı, onun haricinde hiçbir devreyi de geride kapatmadı. Çeyrek finalden sonra inanılmaz bir şekilde vites yükselttiler ve Sırbistan maçının ilk dört dakikası dışında hiçbir şekilde rakiplerinin gerisine düşmediler.

Haberin Devamı

MVP: Kyrie Irving

Turnuvanın en değerli oyuncusu ödülü, Kyrie Irving’e verildi. Şampiyon takımın kadrosuna bakarsak, ödülü alabilecek yegane oyuncular Kyrie Irving-Kenneth Faried ve James Harden idi. İstatistiklere bakacak olursak, Irving sadece son iki maçta ortalamasının üstüne çıktı ve son iki maçta 22s-4a ortalamaları tutturdu. Kyrie toplamda 14.7 verimlilik puanı ortalaması tutturdu. Faried turnuvanın en akılda kalıcı oyuncularından biriydi, özellikle grup aşamasındaki maçlarda müthiş oynadı ve turnuvayı 12.2s-7.7r ortalamaları ile tamamladı, 17.4 verimlilik puanı ortalaması yakaladı ama son iki maçta silikti. James Harden turnuvanın ilk maçı haricinde çok etkiliydi, 14.2s-3.2a-2.1tç ortalamaları yakalarken ortalamanın üstünde şut attı. Irving’in son iki maçtaki performansı MVP olmak için onu öne çıkarsa da, Faried-Harden’ın da turnuva boyunca MVP’lik performanslar gösterdiğini not edelim.

En iyi beş

Turnuvanın en iyi beşi Kyrie Irving – Milos Teodosic – Nicolas Batum – Pau Gasol – Kenneth Faried şeklinde oluştu. Şampiyon Amerika Birleşik Devletleri’nden iki oyuncu seçilmesine itirazım yok, Milos Teodosic’in de çeyrek finalden itibaren mükemmel oynadığını gördük. Nicolas Batum konusuna özellikle değinmek lazım, Tony Parker turnuvaya katılmayınca Batum-Diaw’ın katılımına rağmen Fransa’nın bu turnuvada bu kadar etkileyici olması beklenmiyordu, Batum turnuva boyunca olağanüstü oynadı, Diaw’dan da önde olduğunu ve ilk beşi kesinlikle hak ettiğini söylemeliyim. En iyi beşteki en önemli soru işareti ise Pau Gasol. Evsahibi takımın kaptanı turnuvada beklenenden iyi bir performans gösterdi ama çeyrek finalist İspanya’dan oyuncunun ilk beşe girip yarı finalist Litvanya’dan hiçbir oyuncunun ilk beşe girememesi garip oldu. En iyi beş ödüllerinin dağıtıldığı son iki turnuvada da böyle bir şey olmamıştı. Gasol yerine Valanciunas seçimi hem Litvanya’yı onurlandırmış olurdu, hem de Valanciunas takım kaptanı olarak bu ödülü hak etmişti.

Haberin Devamı

Beklenenin üstündeki takımlar

Haberin Devamı

Turnuvada beklenenin en üstüne çıkan takımlar Sırbistan ve Fransa oldular. Sırbistan zorlu A Grubu’nda dördüncü olduktan sonra Yunanistan’la eşleşmişti ve o nokta elenmeleri beklenirdi ama finale kadar müthiş bir performans gösterdiler, Teodosic’in de üstün performansı işlerini kolaylaştırdı… Parker’sız Fransa’nın gruptan çıkacağını ama fazla ilerleyemeyeceğini düşünüyordum ama Batum-Diaw ikilisinin liderliğinde müthiş bir takım eforu sarfettiler, alkışı hak ettiler. Kalnietis’siz Litvanya da turnuvanın başarılı takımlarından biri sayılabilir ama kağıt üstünde çok kolay bir yoldan geçtiler, Slovenya galibiyeti dışında beklenenin aksine bir galibiyet almadılar. Yeni Zelanda, Finlandiya ve Ukrayna’yı yenerek gruptan çıkmayı başardı ve büyük sürpriz sayılır.

Beklenenin altındaki takımlar

Turnuvanın en büyük hayalkırıklığı kuşkusuz ki Hırvatistan oldu. Gruplarda etkileyici bir performans sergileyen Brezilya’nın da çeyrek finalden öteye gidememesi ‘hayal kırıklığı’ olarak nitelenebilir. Ukrayna’nın zayıf ilk tur grubundan çıkamaması da soru işareti ama onların Gladyr’in sakatlığı gibi bir bahaneleri vardı.

Gençler

Turnuvanın pek de öne çıkmayan ama göze batan genç isimlerine bakacak olursak;

_ Angola’nın ’91 doğumlu pivotu Yanick Moreira sadece beş dakika sahada kaldığı Litvanya maçı haricinde etkili bir performans sergiledi. Grup maçlarında 17.8s-8.2r ortalaması var, Avustralya maçında 35s-10r ile dev bir performans sergiledi.

_ Yeni Zelanda’nın ’88 doğumlu gardı Corey Webster turnuvada zaman zaman etkileyici ‘one-man-show’ performansına imza attı. Webster’ın asist ortalaması çok düşük, oynatan bir gard olmaktan öte potaya yönelmeyi tercih ediyor, bu açıdan bakınca bir Euroleague oyuncusu olması mümkün gözükmüyor ama Avrupa’da zayıf takımlarda görebiliriz.

twitter.com/arifsahin1

www.abcspor.com