19.01.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
Avustralya Açık’ta 1 hafta geride kaldı, ilk günlerde yağan yağmur turnuvaya Wimbledon havası verse de daha sonraki günlerde klasik Avustralya yazına ve güneşine dönüş yapıldı.
Hayatın doğal akışı içinde kalmak ve zamanı bu şekilde akıtabilmek yapılan eylemlerden alınan keyfi doğrudan artıran bir faktör. Avustralya Açık’ta da yıllar içinde ‘doğallık ve keyif’ temalarına çok yatırım yapıldı, organizasyonda Melbourne’de yaşayan insanların hayatlarının bir parçası haline geldi. Böylesi tabii ki daha güzel oluyor. Turnuvanın oynandığı şehir merkezindeki Melbourne Park Kompleksi insanlar için artık tamamen bir buluşma noktasına dönüşmüş durumda. İşten çıkıyorsunuz, Melbourne Park’a gidip harika rahat bir ortamda güzel yemekler ve müzikler eşliğinde sosyalleşiyorsunuz, araya biraz da tenis katabilirseniz günün keyfi zirveye çıkıyor.
Turnuva artık tamamen oynandığı şehirle bütünleşmiş durumda, aynı zamanda şehrin tüm mirasına da sahip çıkıyor. Dolayısıyla Melbourne Park’a gelen her izleyiciye bu aidiyet duygusu fazlasıyla geçiyor. Bu anlamda turnuvanın son 30 senede geldiği bu parlak noktaya şaşırmamak gerekiyor, arka planda çok büyük bir çalışma ve emek bulunuyor.
Tenis dönüşmeye başladı
İlk hafta sonunda genel çıkarım olarak tenisin hızla değiştiğini ve özellikle erkekler tarafında bunun biraz daha çabuk olmaya başladığını söyleyebiliriz. Genel tıp, psikoloji, beslenme, istatistik gibi bilimlerin gelişmesi, teknolojinin varlığı ile her türlü bilgiye ulaşmanın rahatlığı ve sosyal medyanın kullanımı ile oyuncular kendilerini bambaşka bir dünyanın içinde buluyorlar.
Artık sakatlıklar kolay geçiyor, sporcuya özel diyetler hazırlanıyor, mental seviye için destek alınıyor. Rakibinizin maçlarına birçok platformdan kolayca ulaşıp analiz yapabiliyorsunuz. Son olarak ise sosyal medya popülerlik anlamında sizi kısa sürede yukarı seviyeye getirebiliyor. Özellikle bilim tarafı oyuncular için önemli ancak tek itirazım sosyal medya için olabilir, dengesiz ve fazla kullanım çok genç yaşlarda olan tenisçiler için ciddi konsantrasyon sorunları yaratabilir. Bu noktada kesinlikle dikkatli olmak gerekiyor.
Sihirli kavram adaptasyon
Artık yakın gelecekte teniste sihirli kavram ‘adaptasyon’ olacak. Farklı koşullara, zeminlere, oyunlara ve taktiklere daha kolay adapte olabilen oyuncular bir adım öne çıkacak. Bu hafta Melbourne’de Daniil Medvedev, Casper Ruud, Stefanos Tsitsipas ve Andrey Rublev turnuvaya veda ettiler. Medvedev’i eleyen Learner Tien ve Casper Ruud’u eleyen Jakub Mensik 19; Rublev’in rakibi Joao Fonseca ise 18, Tsitsipas’ın rakibi Alex Michelsen ise 20 yaşında.
Genel anlamda henüz yeni profesyonel olan oyuncular kalibresi yüksek ve görece yaşları fazla olan oyuncular karşısında artık eskiye oranla daha başarılı olmaya başladılar. Bu genç oyuncular, favori tenisçilerin oyunlarını daha kolay bozarak ve savunmalarında delikler açarak onları zor durumlara düşürüyorlar.
Aynı hataları yapmıyorlar
Bu hafta kazandığı maçların ardından Novak Djokovic bile aynı durumdan bahsetti. Son 20 senede özellikle favorilerin grand slam turnuvalarında maksimum 2-2.5 saatlik maçlarla çeyrek finale kadar gelerek aslında turnuvalara 2. haftadan itibaren başlamak gibi bir durumları ve lüksleri vardı... Federer, Nadal ve Djokovic’te hep bunu gördük. O zamanların gençleri ise yeterli seviyeye çıkamayarak en güzel yıllarını kupasız geçirmek zorunda kaldılar. Şimdiki genç oyuncular ise aynı hataları yapmayacaklar gibi görünüyor, yeni nesilde farklı koşullara adaptasyon gücü artmış durumda, tenisçiler oyunlarını daha kolay dönüştürebiliyorlar. Tüm bunların işaretlerini bu sene Avustralya Açık’ta fazlasıyla gördük.
Yeni büyük dörtlü!
Kadınlarda ise belirli bir oyun tarzı daha fazla ön plana çıkmaya ve kazanmaya başladı. Yeni büyük dörtlü olarak adlandırılan Aryna Sabalenka, Iga Swiatek, Coco Gauff ve Elena Rybakina isimlerine baktığımızda bu yeni sürüm kadın tenisinin önemli temsilcileri olduklarını görüyoruz. Güçlü servis ve vuruşların ön planda olduğu, rakibi ezen bir oyun yapısı, ilave olarak eğer vuruş portföyünüz de geniş ise işte o zaman çok zor yenilen bir seviyeye çıkmış oluyorsunuz.
Sabalenka’nın engeli yok!
Bu isimlerden Iga Swiatek belki servis anlamında daha geride olabilir ancak o da geniş oyun persperktifi ve vuruş çeşitliliği ile bu açığını fazlasıyla kapatıyor. Turda çok farklı yapıda değişik tenisçiler var ancak genel başarı çerçevesi bu oyun tarzı etrafında şekilleniyor. Yeni sürüm tenisin en önemli oyuncusu olan Aryna Sabalenka gücünü ve oyununu kontrol etmek konusunda uzun süre çok zorlandı, bu seviyeye gelmesi 6 sene sürdü ve bu dönemde sıkıntı çekti. Ancak bugün geldiği noktada önümüzdeki hafta üst üste 3. Avustralya Açık şampiyonluğu için kortta olacak ve bundan çok daha fazlasının olmaması için ise önünde çok fazla engel bulunmuyor.
FAVORİLER DEVAM EDİYOR
Geçen haftanın en büyük sürprizi kadınlarda dünya 5 numarası Qinwen Zheng’in 2. turda elenmesi oldu. Bunun dışında Sabalenka, Swiatek, Rybakina ve Coco Gauff gibi favori oyuncular yollarına devam ediyorlar. Bundan sonraki turlar oldukça çekişmeli ve keyifli olacak gibi görünüyor.
Denklemde her an her şeyi yapabilecek Paula Badosa, Emma Navarro ve Daria Kasatkina gibi oyuncular da var. 2021 Amerika Açık şampiyonu Emma Raducanu ve finalisti Leylah Fernandez’in 3. tura gelebilmesi iyi bir gelişme. Özellikle Raducanu’nun kendini toparlaması 4 senesini aldı. Daha teknik bir tenis oynayan bu iki oyuncunun turda üst sıralarda olması oyun çeşitliliği ve profili açısından çok önemli.
Henüz 17 yaşında olmasına rağmen 4. turda Sabalenka’nın rakibi olacak Mirra Andreeva’nın varlığı da tabloya derinlik katıyor. Kadın tenisçiler doğum arasından genellikle formda ve motive dönüyorlar. Bir yıl önce Elina Svitolina ve Caroline Wozniacki ile başlayan bu süreç Avustralya Açık’ta bu sene de Naomi Osaka ve Belinda Bencic ile devam etti.
Osaka 3. tur maçında Bencic karşısında sakatlığından dolayı maçı bırakmak zorunda kalsa da turnuva genelinde gayet iyi bir görüntü verdi. Bencic ise doğumdan sonra katıldığı ilk grand slam turnuvasında 4. tura kalarak kendini tekrar ispatlamış oldu.
DEV MAÇLARA HAZIR OLUN
Erkeklerde öncelikle Gael Monfils ile başlamak gerekiyor. 38 yaşındaki Fransız raket, Amerika bir numarası, geçen senenin Amerika Açık finalisti ve dünya numarası Taylor Fritz’i yenerek 4. tura yükseldi. Monfils’in yolculuğu Avustralya Açık’ın bu seneki en büyük hikayelerinden biri olacak.
Erkekler kura tablosunun alt tarafında Novak Djokovic, Carlos Alcaraz ve Alexander Zverev aynı yerde bulunuyorlar dolayısıyla çeyrek ve yarı finalde birbirleri ile oynayacaklar. Özellikle çeyrek finaldeki muhtemel Djokovic-Alcaraz maçı herkes tarafından merakla bekleniyor.
Dünya 1 numarası Jannik Sinner ise tablonun üst tarafında tüm bu tehlikeli rakiplerden uzakta daha açık bir final yoluna sahip görünüyor. Eğer yolda bir kazaya uğramazsa yüksek ihtimalle ilk finalist Jannik Sinner olabilir. İtalyan oyuncunun final yolunda önündeki en büyük engel ise kendi seyircisi önünde şampiyonluk yaşamak isteyen Avustralyalı raket Alex De Minaur olacak.
BAŞARIYLA BEKLENTİ ARTIYOR
Her sporcu başarılı olduğunda ondan beklenti artıyor. Zeynep Sönmez’in de bundan etkilenmemesi mümkün değildi. Ana tablodaki ilk maçında belki de yenebileceği bir rakibe kaybetti, ama kazanımlar tarafında elde ettikleri daha fazla.
Avustralya Açık’a ilk turda veda eden Zeynep Sönmez yepyeni bir dünyaya yeni adım atmış bulunuyor ve tabii ki biraz zamana ihtiyacı var. Belirli başarıları kazandıktan sonra ister istemez o sporcudan özellikle global arenada beklenti artıyor, her şeyin tamamen global olarak dizayn edildiği teniste ise bu etki daha çok hissediliyor. Zeynep Sönmez’in de bundan etkilenmemesi mümkün değildi.
Zeynep belki yenebileceği bir rakibe kaybetti ama kazanımlar tarafında elde ettikleri daha fazla. Yaşının çok ötesinde olgun bir yapıya sahip olan tenisçimiz aynı zamanda iyi ve kötü tecrübelerinin hepsinden doğru anlamları çıkarıp uygulayabilen bir karaktere sahip. Oyun tarafında ise tam bir adaptasyon harikası. Her türlü zemin veya taktiğe kısa sürede uyum sağlayarak uygulamaya geçebiliyor, onun bu özelliği gelecekten fazlasıyla umutlu olmamızı sağlıyor. Çünkü gelecek adaptasyon yeteneği olan oyunculardan yana olacak.
Ancak biraz sabırlı olmamız gerekiyor, Zeynep’in geçen sene yaptığımız röportajda dediği gibi “Kendime rakamsal hedefler koymuyorum, sadece elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.”