14.01.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
Yılın ilk grand slam tenis turnuvası olan Avustralya Açık başlıyor. Turnuva iki hafta sürecek ve 28 Ocak’ta sona erecek, tenis dünyasının tüm konsantrasyonu iki hafta boyunca Melbourne’de olacak.
Sezonun ilk büyük turnuvası olması ve tatil sonrasına denk gelmesinden dolayı her zaman sürprizlere açıktır. Çoğu sene farklı isimler çıkar, önemli tenisçileri eler, final haftalarına kalırlar. Ancak senenin devamında Melbourne’de parlayan bu oyuncuları bir daha görmeyiz, sezon ısındıkça bilinen oyuncular ön plana çıkar, diğerleri geride kalır. Biraz üzücü olsa da Avustralya Açık’ın böyle bir geleneği var.
Bu sene de hem kadınlarda hem de erkeklerde farklı sürpriz isim potansiyeli oldukça yüksek ancak bu sürprizlerin en azından erkeklerde çeyrek final ve ötesine taşınması zor görünüyor. Özellikle çok sayıda yüksek profilli genç oyuncuların olduğu kadınlarda bu ihtimal daha fazla. Novak Djokovic turnuvayı 10 kez kazandı ve şu anda hem mental hem de fiziksel açıdan erişilmez bir seviyede bulunuyor. Djokovic 2024’te olimpiyatlar dahil her şeyi kazanmak istiyor ve Melbourne’de bunun ilk adımını atmaya niyetli.
Sırp oyuncunun bu hedefinin önünde Carlos Alcaraz, Daniil Medvedev gibi az sayıda oyuncu bulunuyor. Durum bu şekilde olunca iki hafta boyunca seyretmesi keyifli ancak sonucu önceden belirlenmiş bir erkekler tablosu göreceğiz gibi görünüyor. Bu senenin en büyük sürprizi ise Rafael Nadal’dı. Uzun süren sakatlık döneminden sonra kortlara dönen Nadal 2024 sonunda tenis kariyerini tamamlamayı planlıyor. Avustralya Açık’a son kez katılacak olan İspanyol oyuncu turnuvaya günler kala sakatlığının nüksetmesinden dolayı turnuvadan çekilerek büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Nadal’ın sezonun geri kalanı için planlaması ise şu an için belirsizliğini koruyor.
Son 10 sezonda 8 farklı şampiyon çıkaran kadınlarda ise durum biraz farklı. Genellikle kadın şampiyonlara ilk grand slam kupasını sunan Avustralya Açık’ta son şampiyon Aryna Sabalenka unvanını korumak isteyecek, dünya 1 numarası Iga Swiatek ise Melbourne’de ilk şampiyonluğunu kazanmak istiyor. Wimbledon şampiyonu ve geçen senenin finalisti Elena Rybakina ise turnuvaya çok formda geldi, en azından geçen seneki başarısını tekrarlamak isteyecektir.
Ancak bu 3 favori isim dışında 16 yaşındaki Mirra Andreeva’dan, 18 yaşındaki Fruhvirtova kardeşlere, eski şampiyon Naomi Osaka’dan Victoria Azarenka’ya kadar her yaş grubundan o kadar farklı profilde oyuncu var ki, özellikle ilk hafta ortalık toz duman olabilir ama günün sonunda Sabalenka-Swiatek-Rybakina üçlüsü final haftası için bir adım önde görünüyor.
Geçen sene Amerika Açık’ta şampiyon olan Coco Gauff ise Avustralya’ya istim üzerinde geliyor. Özellikle sert zemin kort oyununu da farklı taktik varyasyonlarla fazlasıyla geliştiren Gauff’u favori üçlünün yanına dördüncü isim olarak rahatlıkla yazabiliriz. Bu senenin muhtemel kadınlar şampiyonu havuzunu bu şekilde 4 isimle ciddi şekilde sınırlandırabiliriz.
ARALIK İLE OCAK AYININ FARKI
Filmi biraz geriye sarıp 80’li yıllardan daha eski döneme gittiğimizde Avustralya Açık bugünkü görkemli görüntüsünden oldukça uzaktaydı. O yıllarda Wimbledon ve Roland Garros’un egemenliğindeki teniste Amerika ve Avustralya Açık turnuvaları daha geri planda kalıyordu. Özellikle Avustralya Açık, dünyanın bir ucunda olması ve aralık ayınan son haftası oynanmasından dolayı tenisçilerin pek oynamak istemedikleri bir organizasyondu. Turnuvanın tenis takviminde tatil olan tek ay aralığa ve Noel haftasına denk gelmesinden dolayı oyuncular bu zamanı aileleri ile geçirmeyi tercih ediyorlardı.
Turnuvanın hak ettiği değeri görmesini isteyen Avustralya Tenis Federasyonu yıllar içinde büyük revizyonlar ve yatırımlar yaptı.
Öncelikle takvim ocak ortasına alındı ve bunu yapısal değişiklikler takip etti. Kort bölgesi ve alanları komple yenilendi, bugünkü haline getirildi. Önceleri genellikle Avustralyalı ve Amerikalı oyuncuların katıldığı turnuvaya seksenli yılların ortalarından itibaren dünyanın en önemli tenis yıldızları gelmeye başladı.
Avustralya Açık artık bugün dünyanın en önemli spor organizasyonlarından birisi ve global bazda büyük ilgi görüyor. Wimbledon belirli bir geleneği temsil ediyor ve bu yüzden tenis dünyasındaki yeri çok farklı.
Ancak Roland Garros Fransa’nın yanlış politikaları ile çok irtifa ve prestij kaybetti. Dolayısıyla artık yeni nesil tenisin önemli bir kısmını Avustralya Açık temsil ediyor.
İLK GRAND SLAMDE İKLİM KRİZİ VAR
Kıta olarak Avustralya, dünyada iklim krizinden en fazla etkilenen bölgelerin başında geliyor. Buna rağmen özellikle kömür üretiminden vazgeçmeyen ve iklim için gerekli adımları atmayan Avustralya Hükümeti ciddi şekilde eleştiriliyor.
4 sene önceki büyük orman yangınında ülke büyük zarar gördü, tam da Avustralya Açık zamanında olan bu yangında oyuncular maçlar esnasında dumandan ve kirli havadan ciddi şekilde etkilenmişlerdi. Bununla beraber turnuvanın güney yarımkürenin yaz mevsiminin ortasına denk gelmesi her sene bazı maçların aşırı sıcak ve nemli havada oynanmasına sebep oluyor.
Gündüz maçları sıcak, gece maçları ise sıcak ve nemli bir havada oynanıyor. Dolayısıyla oyuncu sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir durum söz konusu. Turnuvayı sıcak Avustralya yazının etkilerinden kurtarabilmek için kesin olmasa da organizasyonu ileriki yıllarda marta alarak rahatlatmak kapalı kapılar ardında konuşulan bir çözüm önerisi.
ÖRNEK ÇEKYA
Altyapı ve organizasyon olarak bazı ülkelere hayran olmamak elde değil, bunlardan birisi de Çekya, muazzam bir spor ve tenis gelenekleri bulunuyor.
Bu sene Avustralya Açık’ta kadınlarda ana tabloda tam 9 Çek tenisçi var. Roland Garros şampiyonu Barbora Krejcikova’dan, Wimbledon şampiyonu Marketa Vondrousova’ya, 17 yaşındaki Sara Beljek’ten, 16 yaşındaki Brenda Fruhvirtova’ya her yaş ve seviyeden birçok oyuncuyu ana tabloya sokmayı başardılar.
Sadece tenis de değil, örneğin hem Alp disiplini kayak, hem de snowboard gibi 2 farklı dalda aynı kış olimpiyatında altın madalya kazanan ilk ve tek sporcu olan Ester Ledecka da Çekya’dan. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün dolayısıyla Türkiye olarak spor ve altyapı organizasyonunda incelememiz gereken ülkelerin başında kesinlikle Çekya geliyor.
ZEYNEP SÖNMEZ EŞİKTEN DÖNDÜ
Milli tenisçimiz, Avustralya Açık’ta ana tablo için son adımı atamadı, ama gelecek adına daha iyi olacağını gösterdi. Sıralamada 155. olan Sönmez için ilk hedef istikrarla yukarıya tırmanmak.
Farklı oyun ve zihinsel yapısı ile Zeynep Sönmez bize gelecek için çok şeyler vadediyor. Zeynep bu hafta Avustralya Açık’ta 2 ön eleme maçını kazandıktan 3. eleme maçını kaybederek ana tablonun eşiğinden döndü.
Karın bölgesindeki sakatlığına rağmen tüm hafta boyunca korta müthiş bir karakter koyan Zeynep belki ana tabloya kalamadı ama önümüzdeki aylar için herkese fazlasıyla umut verdi. Bu hafta itibariyle dünya sıralamasında 155 numarada bulunan Sönmez’in ilk hedefi öncelikle bu sıralamada kalıcı olarak istikrarlı bir şekilde yukarı sıralara yükselmek. Bu anlamda da grand slam turnuvalarının bu akışa önemli bir pozitif etkisi olacak. Özellikle gireceği ilk grand slam ana tablosu Zeynep’in yükselişini daha da hızlandıracaktır.
Öte yandan Avustralya Açık’ta şampiyonlar geri dönecek. Turnuvayı daha önce 2 kez kazanan Naomi Osaka ve yine eski şampiyonlardan Angelique Kerber tenise verdikleri doğum arasından sonra kortlara dönüyorlar. Yine doğum arasından dönen 2018 şampiyonu Caroline Wozniacki de uzun yıllar sonra bu sene Melbourne’de mücadele edecek. Hamileliği büyük şaşkınlık yaratan ve tenise tekrar dönme kararı alan Naomi Osaka’nın ne yapacağı özellikle büyük merak konusu.
Bununla beraber Emma Raducanu, Sofia Kenin, Victoria Azarenka gibi eski grand slam şampiyonları da bu sene Avustralya Açık’ta yeniden bir hikaye yazmak isteyecek. Ancak burada şampiyon annelere parantez açmak ve onları dikkatle takip etmek gerekiyor. Geçen sene doğumdan sonra döndüğü kortlarda fırtınalar estiren Elina Svitolina’ya bu performansın sebebini sorduklarında dediği gibi “Anne olmak ve tenise ara vermek bana çok iyi geldi, kendimi çok iyi hissediyorum.”