30.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA
Galatasaray’ın yeni sezona fırtına gibi girişini ve keyif veren futbolunu hep “aldıkları” üstünden konuşuyoruz. Oysa Galatasaray’ın “berbat” geçen sezonların ardından iyi futbola, keyif veren futbola “kesin dönüş” yapmasında “aldıkları-attıkları-sattıkları” formülü yatıyor.
Galatasaray elbette iyi transferler yaptı, isabetli transferler yaptı, son derece titiz davrandı. Ama en az bunun kadar önemlisi takım içinde “arıza” yaratan, “sorun” çıkaran adamları temizledi.
Galatasaray bu radikal temizliği yapmasa, takımı bir kurt gibi kemiren “futbolcuya dayalı” düzenden, “hocaya dayalı” düzene asla geçemezdi. Tudor’un geçen sezonun ardından “Galatasaray’da ben hocalık değil, politika yaptım” demesini daha unutmadık.
Hollanda lobisinden takıma katılan De Jong’un, başkan Dursun Özbek’in de bulunduğu soyunma odasında ayak ayak üstüne atıp “Bir takımdan 20 oyuncu birden gitmeyeceğine göre, doğal olarak hoca gider” demesi hala aklımızda...
Böyle daha neler var... Galatasaray’ı yönetenlerin “aldık-attık-sattık” formülü bu sezon çok iş yapacağa benziyor.
Alın size Tolga
Galatasaray scout ekibinin başındaki Emre Utkucan’ın, geçen yıl Tolga transferi yüzünden yemediği hakaret, yemediği küfür kalmadı. Cenk Ergün yönetimindeki scout ekibine geçen yıl küfür/kafir saydıranlar, bu sezon Tolga’yı izledikçe ne düşünüyorlar acaba? Şurası kesin: Galatasaray’da dünya liglerini, hatta ikinci liglerini avucunun içi gibi bilen ve çok iyi izleyen, araştıran bir scout ekibi var.
Tudor’un freni yok!
Galatasaray’ın hocası Igor Tudor, başkan Dursun Özbek’e, “milli maç arasından sonra vitesi arttıracağız” demiş. Bu kadar hızlı oynayan Galatasaray’da Tudor halen gaza basıyor. Adeta freni yok. Adam sanki futbolcu hazırlamıyor, pilot yetiştiriyor gibi...
4 ayda düzelmez
Aykut Kocaman ne kadar becerili, ya da başarılı olursa olsun, Fenerbahçe’deki son dört yılın yanlışlarını dört ayda düzeltmesi mümkün değil...
Aykut Kocaman, “Son dört yılın hesabı benden soruluyor” diye dert yanmış. Hoca haklı... Aykut Kocaman ne kadar becerili, ya da başarılı olursa olsun, son dört yılın yanlışlarını dört ayda düzeltmesi mümkün değil...
Bırakın son dört yılı, son iki yılda, iki bekini gönderip sağdan/soldan çökmüşken, Emre’yi bıraktıktan sonra orta alanda etkini yitirmişken, kaleci Volkan Demirel’in yanına “rekabet” edecek değil, “refakat” edecek isimleri alıp kale güvenliğini tehlikeye atmışken, ezeli sakat golcünle en büyük özelliğini, yani gol atmayı unutmuşken, bu kadar yanlış transferler yapmışken, yeni sezon için takımı yenilemekte ciddi anlamda geç kalmışken, bütün bunları görmezden gelip faturayı Aykut Kocaman’a kesmek adil, inandırıcı ve gerçekçi olamaz.
Aykut Hoca’nın hiç mi yanlışı yok? Elbette var. En önemlisi sezon başından beri Van Persie’ye bu kadar güvenmesi, Galatasaray ve Beşiktaş’taki kadro derinliği ve kalitesine rağmen ısrarla en iyi takımın Fenerbahçe olduğunu söylemesi, ancak Fenerbahçe’nin futboluyla sahada dökülmesi, işin gerçeği ile hiç örtüşmedi.
Kolay olmayacak
Aykut Hoca ligdeki başarısız başlangıca rağmen hala ısrarla “şampiyon olacağız” diyor. Puan cetveline baktığınızda bu konuda Fenerbahçe adına kaybedilmiş bir şey yok. Önemli olan Fenerbahçe’nin kaybolan futbol anlayışı, kadro kalitesi ve derinliği geri gelebilecek mi? Bu kadar kötü futbol lige verilen bir haftalık aradan sonra “sihirli değnek” değmiş gibi düzelecek mi?
Hızlı oyun, tempo, baskı, maç içi süreklilik, pozisyon yaratma, rakibi bunaltma, her maçta gol yemeyi alışkanlık haline getiren takımda savunma güvenliğini sağlama bu kadar kısa sürede olabilir mi? Fenerbahçe’nin futbol adına unuttuklarını hatırlaması sanki çok kolay olmayacak.
Hayal kırıklığı
Van Persie, “sakat” olduğu için Ankara’da oynamıyor, bir gün sonra Hollanda’ya gidiyor, havalimanında kendisine soru soran gazetecilere “ne sakatlığı, turp gibiyim” diyor. İki saat sonra da milli takımın antrenmanına çıkıyor. Öyle düz koşu falan değil, kemik seslerinin geldiği antrenmana çıkıyor.
Fenerbahçe camiası sevgisiyle, desteğiyle, parasıyla futbolunun olgun ve sakata gelmiş bir döneminde Van Persie’ye adeta bir “ikinci bahar” yaşattı. Van Persie de Fenarbahçelilere koca bir “hayal kırıklığı”...
Beşiktaş’ın kötüsü buysa!
Bursaspor maçına bakıyorsunuz, kaleci Fabri 90 dakikada bir defa yere yatmış. Beşiktaş’ın kötüsü buysa, iyisini siz düşünün.
Geçen hafta da belirttim ama yazmakta fayda var. Beşiktaş son iki yılda ortaya koyduğu futbolunun gerisinde kalınca sanki “kötüymüş” gibi bir görüntü veriyor. Oysa Bursaspor maçına bakıyorsunuz, kaleci Fabri 90 dakikada bir defa yere yatmış. Bursaspor kalecisi Harun’un yediği iki golün dışında kurtardığı en az üç net pozisyon var. Beşiktaş’ın kötüsü buysa, iyisini siz düşünün.
Ama şurası gerçek: Beşiktaş orta alanı eskisi gibi basamıyor. Geride kalan iki yılda olduğu gibi özellikle rakip ceza alanı çevresinde o dar alanlarda adam eksilten driplingleri yapamıyor. Temposunda ve baskısında düşüş var. Buna rağmen ligin en iyi iki takımından birisi Beşiktaş...
Milli takım konusunda gündem oluşturan Oğuzhan lige iyi başlayamadı. Atiba son maçtaki bir gol, bir asistine rağmen her yere basan, her yere yetişen, rakibe göz açtırmayan Atiba değil... Talisca ise henüz geçen yılın yaratıcılığını yakalayamadı. Gökhan dönerse, Negredo hocasının istediği gibi hareketlenirse, Lens sağ kanatta Queresma’ya ciddi bir tehdit oluşturursa, en önemlisi orta saha kendini bulursa, Beşiktaş alıştığımız ivmesini çok rahat yakalar.
Bazı maçlar var, iyi oynamasanız da kalitenizle kazanırsınız. Bazı maçlar var, kalitenize iyi oyunu da katınca futbol adına zirve yaparsınız. Beşiktaş’ın kalitesine ve iyi oyununa alıştığımız için, sadece kalitesi ile kazandığı maçları yadırgıyoruz.
Hakemi bırak oyununa bak
Trabzonsporlu Olcay, sonrasında Okay, Göztepe maçının hakemi Serkan Çınar’ı topa tuttu. Maç sonu açıklamalarında, “Trabzonspor’un önünün kesildiğini, 50. yıl şampiyonluğunun engellenmeye çalışıldığını” söylediler. Oysa isyan edilen pozisyonun “penaltı” olduğu konusunda ağırlıklı bir görüş var. Eski MHK başkanlarından Bülent Yavuz’u okudum, “penaltı” diyor, gene eski MHK Başkanı Mustafa Çulcu’yu dinledim, “penaltı” dedi.
Trabzonsporlu oyuncular 50. yılda şampiyon olmak istiyorlarsa, hakemi bırakıp, önce kendi futbollarını şampiyonluğu yakalayacak seviyeye çekmek zorundalar. Bu kadroyla ve bu futbolla 50. yıl şampiyonluğunun son derece zor olduğunu herkes görüyor.
İlhan Ağabey’in mirasını koruyun
Bu sezon lige efsane başkan İlhan Cavcav’ın adı verildi. Gönül ister ki, İlhan Cavcav sezonunda, yaşamını adadığı Gençlerbirliği, başkanının adına, kendi adına yakışır bir noktada olsun. Ama görüyoruz ki, ilk üç haftada Gençlerbirliği’nde ne böyle bir kadro, ne böyle bir hava var.
Teknik direktör Ümit Özat’ın her sezon “şapkadan tavşan çıkaracak” hali yok. Yol yakınken söyleyelim: Bu takıma ciddi anlamda takviye şart... Allah korusun, sezon sonunda kötü bir sonuç olursa, mezardaki İlhan Ağabey’in kemiklerini sızlatırlar ve bunun vebalini yaşamları boyu ödeyemezler. Lütfen İlhan Ağabey’in mirasını iyi koruyun.
İyiler fark ediliyor
Hafta sonlarında öyle bir maç trafiği, öyle bir canlı yayın akışı var ki, hangi kanala döneceğimizi, hangi maçı tercih edeceğimizi şaşırıyoruz.
Mümkün olduğunca fazla maç izlemeye çalışıyorum. Bunlardan biri de Yeni Malatya-Antalya maçıydı. Birer gol yemelerine rağmen iki takımın kalecisine de bayıldım. Antalyalı Boffin’in çıkardıklarını sayamadım. Malatya kalecisi Ertaç’ın bir-iki fantastik kurtarışını unutamadım. Gözden uzak olduklarını düşünmesinler. İyiler nereden olsa fark ediliyorlar.
Elindeki şansın farkında değil
En kolay iş hayatta nasihat etmekmiş ama olsun, biz gene de bildiğimizi söyleyelim. Osmanlıspor’da yeni bir oyuncu var: Tugay Kaçar... Hocası Bülent Uygun üstüne titriyor, ustaları oturtuyor, Tugay’ı oynatıyor. Ama görüyoruz ki Tugay, yakaladığı şansın, hocasından gördüğü desteğin farkında değil... Daha dün bir, bugün iki... Hakem Fırat Aydınus’a, “ha s.....” çekiyor ve kırmız kart görüyor. İyi oyuncu olmak için sadece futbolu değil, kafayı da geliştirmek gerekiyor.
Luce 1-0 mağlup
Milli takımın yeni hocası Lucescu işe 1-0 mağlup başladı. Cuma günü milli takıma almadığı Oğuzhan’ı, kamuoyundan büyük baskı gelince pazartesi günü milli takıma aldı. Lucescu’nun basın toplantısında ne söyleyeceğinden henüz haberim yok. Ama açıkladığı kadroyla kafalarda bir değil, birçok soru işareti yarattı. Sezon başından beri takımında oynamayanları çağırması, oynayanları pas geçmesi, ligin en formda, en iyi adamlarından birisi olan Başakşehirli Mahmut’u “yok” sayması, Lucescu kariyerindeki bir hocaya yakışmadı. Umarım Lucescu 1-0 mağlup başladığı maçı Ukrayna’da galibiyete çevirebilir.
Yetiştiremiyoruz ki yarıştıralım
Ligin üç haftalık bölümünün son iki haftasında maç başına gol ortalaması 3’ün üstüne çıktı. Başlangıç için bu son derece iyi bir rakam... Üstelik iyi maçlar oluyor, birbirinden güzel goller oluyor ve bütün bunlara rağmen çok önemli kaleci performansları izliyoruz. Futbol dünyamızda yıllardır “kötüden” beslenmeye alıştığımız için iyiliklere ve güzelliklere sanki gözümüz kapalı gibi... Eksik olan tek şey, ligdeki yerli oyuncu sayısının azlığı... Bunu sadece yabancı serbestliğine bağlamak çok doğru değil... Yetiştiremiyoruz ki, yarıştıralım...
'Çalkala', 'Pırlanta', 'Nazar', 'Ders Olsun', 'İntikam', 'Gölge' gibi şarkılarıyla hafızalara kazınan şarkıcı Demet Akalın, geçtiğimiz akşam Nevşehir'de sahne aldı. Mekanda sigara içenlere tepki gösteren ünlü şarkıcının o halleri gündem oldu.