Yeni yaşın kutlu, yolun açık olsun Şenol Güneş…
Fotoğraf, 1967-68 Yıllarında Trabzon-Beşikdüzü’nde çekildi.
Sol başta Mehmet Yavuz, Şenol Güneş, Hüseyin Tok, Mehmet Aydın, Hayrettin Karanlık, Zekeriya Güneş (Şenol Güneş’in abisi), Mustafa Yavuz (Babam).
Oturanlar: Temel Karanlık, Osman Yavuz (amcam), Mustafa Ertuğrul, Ali Keleş ve kaleci Ahmet Demir.
O yıllar bendenizin 5-6 yaşlarında, ayağıma kara lastiği geçirip, işaret parmağımı babamın avucuna doladığım senelerdi.
**
Hikâyeyi daha önce de yayımlamıştık; okumuşsunuzdur…
Bugün Şenol Güneş’in doğum günü olduğu için bir kez daha hatırlatalım istedik…
**
Vakfıkebir-Yalıköy’ün ileri gelenlerinden Muhtar Osman İslam, Mehmet Hilmi İslam (Şenol Güneş’in dayısı), ayakkabıcı Ali Bilgin ( nam-ı diğer Ali Çavuş), berber Mehmet Demir ve babam, maç olduğu günler eski adı 'Klida' olan beldede, takımın ihtiyacı olan parayı eski bir kasket içinde çarşı esnafından toplarlarken, maçlara gelmelerini de ısrarla tembih ederlerdi.
**
Çağrıya uyanlar, köy halkıyla el ele verip, "Maça… Maça!" diye bağırıp, takım nereye gidecekse onlar da o tarafa doğru karakuş taburu gibi kanat çırparlardı!
Kaptan şoförler "Nuri Dayı" ve "Gaz Ahmet" takma adıyla çağrılan Ahmet Günaydın idi.
**
Nuri Dayı, günlerden bir gün aracını hareket ettirmeden evvel, eski minibüsünün içinde nefes alacak, hareket edecek yer kalmadığından bendenizi bagajın içine sokmuştu...
Laf aramızda, kapalı yerlere karşı fobim ta o yıllardan kalmıştır!
**
Şenol Güneş’in sol açık oynadığı takım uzun zamandır yenilmemiştir.
Hikâyenin yaşandığı gün, rakip Beşikdüzü’nün Akkese köyünün takımıdır.
İlk yarıyı Akkese galip bitirir. Doğal olarak Yalıköylülerde moral sıfırdır. Üstelik kaleci Ahmet Demir de sakatlanır.
**
"E ne olacak, kaleyi kim koruyacak?"
Güneş’in dayısı, dünyalar tatlısı, beldenin saygın adamlarından Mehmet Hilmi İslam olmak üzere herkesin bakışları kaleye geçmesi istenen Şenol Güneş’in üzerindedir.
Dayı, Şenol’un kaleye geçmesini ister…
Bu isteğe kimsenin itirazı olamaz, olamazdı da zaten…
Emir büyük yerden, bir şey gelmiyor elden.
Ve…
Ağları olmayan alanın bekçisi Şenol Güneş’tir artık.
**
Bugünün kurt hocası, o günlerin yağız delikanlısı, ilk anlar bayağı bi heyecanlanır; elleri ve ayakları titremeye başlar.
Dakikalar ilerledikçe koruduğu kalede havada uçuş yapmak için kimseden izin almayan çiçeği burnunda kaleci, herkesi kendine hayran bırakır.
O gün ilk ve son kez gördüğüm biri "Abu uşak resmen uçayi..!" diye mırıldanmıştı yanındakilere.
**
Maçı Şenol Güneş’in takımı farklı kazanır.
Giydiği formanın numarası çamurdan okunmayan, birkaç dakika evvel takımın sol açığı olan Güneş, maç bitimi siyah saçlarını okşayanlara, "Bir gün Türkiye’nin en büyük kalecisi olacağım" dediğinde, rahmetli Ali Çavuş'un, gözlüklerinin üstünden bakarak "Olamasan gözümüze görünme!" sözüne herkesin güldüğü dün gibi aklımdadır.
**
O maçtan sonra Şenol Güneş’in sol açık oynadığını bir daha hiç kimse görmemiştir.
Beşikdüzü’nde dayısının isteğiyle, daha doğrusu talimatıyla kaleye geçen Güneş, giydiği formayı bildiğiniz gibi; jübile yaptığı tarih sırtından çıkarttı.
**
Şenol Güneş, bugün milli takımın teknik direktörüdür…
Doğuşunda başrol oynayan başta dayısı olmak üzere, Türkiye’nin en büyük kalecilerinden biri olduğunu gören köy halkından aramızda olmayan rahmetlilerin bu günleri görememelerinedir üzüntüleri-üzüntümüz!
**
Doğum günün kutlu, yolun olsun Şenol Güneş…