Şunun şurasında liglerin başlamasına iki hafta kaldı.
İlk birkaç hafta (genelde), hatta lig boyunca da duyacağımız cümlelerdir:
“ Henüz sezonun başı… Eksiklerimiz var, çalışmalarımız devam ediyor… Lig uzun bir maraton… Zamana ihtiyacımız var…”
**
Trabzonspor’a dönecek olursak.
Bordo-mavili kulüp, transfer sezonuna hızlı girdi girmesine de, sonunu ( şimdilik) getirip noktayı koyamadılar.
Bu ana dek kaliteli bir golcü alınmalıydı mesela!
O kadar kaliteli kadroya, kaliteli bir golcünün alınmaması; hakikaten enteresan!
**
Hani deriz ya bazen, bir yıl kaleci iyidir, bir yıl orta saha, bir yıl forvet. Bazı yıllar da tam tersi olabiliyor. Bir sezona da eksikler tamamlanarak, bundan iyisi Şam’da kayısı diyerek başlamak her Trabzonsporlunun en büyük hayalidir de, olmuyor-gerçekleşmiyor işte!
Dememiz o, Trabzonspor’da bu yıl en büyük eksik; iyi bir golcüsünün olmaması. Her ne kadar sol bek için alternatif oyuncu olmasa da…
**
Öte yandan Ekuban da ayrıldı. Ekuban santrafor değildi ama, o da iki aydır gemileri yakmış, gitmek için kıvranıp duruyordu. Kalsa da sadece hamle oyuncusu olurdu. Zira 11’de şans bulması çok zordu.
**
Orta sahada sıkıntı yaşanmaz, kaldı ki o bölgede bolluk var. Kale, sağ bek, stoperler tamam da…
Aynı cümleyi sol taraf için söylemek mümkün değil. İsmail Köybaşı, sol beke ilaç olabilecek mi, o da kafalarda soru işareti, tıpkı Koita’dan ne kadar verim alınabileceği gibi?
**
Özetle…
Trabzonspor’un sağ tarafı ne kadar güçlü ise, sol tarafı o derece zayıf!
Eksikler var, her daim olacaktır, ancak en büyük eksiğinin golcüsünün olmaması, o anlamda gol yollarında sıkıntı yaşanacağını, santrforsuz zor olacağını hatırlatmak-unutmamak gerekir!
Aksi halde;
Geçmiş yıllarda defans hatalarıyla yenilen goller sonrası Trabzonsporluların acil başvurduğu, her daim yanında bulundurduğu şeker, tansiyon ve kalp ilaçlarına bu defa Trabzonspor’un kaçırdığı gol pozisyonlarında ihtiyaç duymaya başlayabilirler!