Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazı maçlar vardır mutluluğa tavan, morallere taban yaptıran; galibiyetlerde sevindiren, eğlendiren, mağlubiyetlerde yemeden, içmeden kesen!
Trabzonspor, Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmalar da onlardan biri.
İki takım arasında bırakın lig, kupa maçlarını, gazozuna oynasalar; durum değişmez!
Maça gelince…
Oyuncuların ısınması bir yana, dakikalar maça henüz ısınmadan, futbol yazılı olmayan kuralını hatırlattı, ‘atamayana atarlar’. Bordo-mavililer, ilk ataklarında golle tanışacakları yerde, dönen topu kalelerinde gördüler. Rossi’nin ayak içi vuruşu; sahada ve tribünde olanlar şaşkın hatta ekran başında olanlar da…
Fenerbahçeli oyuncular iyi alan daraltarak, kanatları çok iyi kapatarak, orta sahadan Trabzonsporlu hızlı oyuncuların koşu koridorlarına atılacak toplara engel olarak başladı.
Edgar, öyle bir zamanda devreye girdi ki, geriden topla çıkıp, Djanıny’e attığı klas pas, devamında Mın Jae’nin, Djanıny’e faulü sonrası gördüğü kırmızı gecenin kırılma anıydı ve Bakasetas’ın topu adeta iğne deliğinden geçirip attığı gol…
Hamsik’in eksikliği hissedildi. Hatta Nwakaemen’nin sakatlanıp oyundan çıkması şansızlıktı. Zira bir eksik oynayan doğal olarak iyi kapanan Fenerbahçe’ye karşı gol bulmak; iyi adam eksilten oyuncular, kanatlardan yapılacak ortalar sayesinde çok daha rahat olurdu…
Ona rağmen sürekli gol aradı, golü kovaladı bordo-mavililer… Fenerbahçe’yi bir eksik yakalamışken…
80’de Dorukan’ın direkte patlayan topu… Devamında Szalaı’nın, Cornelıus’a (penaltı) hareketi, Bakasetas ve Yusuf ile gelen goller sonrası Trabzonspor hem yenilmezliğini sürdürdü hem de ligin lideri oldu.
Trabzonsporlular, onlar da çok mutlu!