Her takım taraftarının ilginç anıları vardır ama Trabzonsporlularınki çok daha farklıdır!
Kuaförde tıraş olan birine, kuaförün “ faulleri keseyim mi?” sorusuna, Trabzonsporlu “ avantaja bırak!” der mesela!
Yürümeye ve konuşmaya, denileni ve de gördüğünü anlamaya başladığı andan itibaren Trabzonspor marşlarını-türkülerini dinleyerek/söyleyerek, sürekli bordo-mavi renkleri görerek büyüyenlerin…
Gazeteleri spor sayfasından okumaya başlayanların…
Ameliyattan çıkıp kendine geldiğinde Trabzonspor’u sayıklayanların…
Ölüm döşeğinde olsalar bile Trabzonspor’u soranların hikâyelerini anlatmakla-yazmakla bitiremeyiz.
Evde kaldığımız günlerden faydalanarak, evde kalmaya devam eden siz okurlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.
***
Evet, her takımın taraftarı birbirine bağlıdır ama küçük ve sevimli şehrin büyük takımını aşık olan, dünyanın dört bir yanında ikamet eden Trabzonsporlularınki çok daha farklıdır!
Formalı ve aracında bordo-mavi bayrak olan birini görseler;
Kırk yıldır dostmuş gibi birbirine sarılırlar.
Hal hatır, memleket sorulduktan, ortak arkadaşlar sorgulandıktan sonra konu kökü Trabzon’da, dalları dünyayı sarıp sarmalayan koca çınar Trabzonspor’a bağlanır, tarihinden başlanıp, oynanan maçlar, futbolcular, gidilen deplasmanlar büyük bir heyecanla anlatılır…
Öyle ki…
Bir sonraki buluşmanın tarihi bile hesaplanır…
Yolcuysanız; istikametiniz Trabzonspor’un anavatanı Trabzon ise; Trabzonspor’a selam göndermek farzdır! Mekân sahibiyseniz, misafire tekrar gelmesi tembih edilir.
İşte yaşanmış bir örneği…
Ailesiyle asker ziyaretinden dönen Trabzonlu beden eğitimi öğretmeni, 61 plakalı aracıyla Hatay-Adana karayolu üzerinde bir yakıt istasyonuna uğrar.
Aldığı yakıtın ücretini ödemek için kasaya yöneldiğinde, istasyon sahibi olduğunu söyleyen kişinin
“ Para işi kolay, buralıyım ama ben de Trabzonsporluyum. Sizlere bir şeyler ikram edebilir miyim?” teklifiyle karşılaşınca hayli şaşırır!
Bölgenin yumurta pişiren, aşırı bunaltan sıcağında bir şeyler içmek- serinlenmek ve de dinlenmek isteyen Trabzonlu aile, mekân sahibinin davetini seve seve kabul eder…
Kırk yıllık dostlarmış gibi sıkı bir muhabbete girerler.
Tabi ki konu Trabzon ve de Trabzonspor’dur…
Ev sahibi sordu, misafir anlattı…
Öğretmen anlatırken, mekân sahibi bahçede gülleri budayan bahçıvan gibi sakin, huzurlu ve mutlu görünüyordu! Bir yandan da zamanın zehirli akrebi sinsice yürümeye, uzun yelkovanı da maratoncular gibi koşmaya devam ediyordu!
“ Yolcu yoluna gerek ” diyerek müsaade isteyen öğretmen, yeniden ödeme yapmaya kalkışınca bir kez daha şaşırdı mekân sahibinden “ Sizin paran burada geçmez!” cevabını duyunca.
Trabzonspor aşkıyla yanıp tutuşan istasyon sahibi:
“ Benden aldığınız yakıt sizi çok sevdiğim Trabzonspor’un olduğu yere götürecek. Benim için bir şeyler yapmak istersin; dünyalar benim olur araçtaki Bordo-mavi bayrağı bana verirsen… ”
Duydukları karşısında ne yapacağını şaşıran, mutlu olan, gurur duyan Trabzonlu öğretmen bir hayli heyecanlandı Bordo-mavi bayrağı istasyon sahibine verirken.
Trabzonspor sevdalısı adam, eline aldığı bayrağı öper, itina ile katlayıp gömleğinin cebine koyar.
Ve iki Trabzonsporlu birbirlerine sıkıca sarıldıktan sonra tekrar görüşmek dileğiyle vedalaştılar…
Trabzonsporlu istasyon sahibi, yoluna Bordo-mavi bayraksız devam etmeye hazırlanan aracın içindekilere: “ Trabzonspor’uma selam söyleyin… Onu izlemek için en kısa zamanda Trabzon’a geleceğimi de söyleyin ” demeyi ihmal etmedi…
***
Her Trabzonsporlu, Trabzonspor’u büyüklerinden kalan miras değil, çocuklarına bırakacağı en değerli emanet kabul eder!
Trabzonlu olan Trabzonluların gözünde/gönlünde, Trabzonlu olmayan Trabzonsporluların da ayrı bir yeri olduğunu bitirirken söyleyelim!