Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonsporlu biri ve de bu köşenin yazarı olarak Trabzonspor’un şampiyon olmasını çok ama çok isteyenlerdenim… İşte nedenlerinden biri, belki de en büyüğü...!
**
Yıl 2008.
Haziran ayında İstanbul’da yaşayan insanların yüzüne çarpan sıcak hava kimsenin hoşuna gitmiyordu ama eğitim aldığı okulun sınıfında ondan başka Trabzonsporlu mayan, Trabzonspor’daki gelişmeleri ziyaretine gelenlerden öğrenen 14 yaşındaki Gökhan Uzun’un aldığı duyumlar hoşuna gidiyor, içini tatlı bir hava sarıyordu…
**
Trabzonlu-Trabzonsporlu Gökhan, yakalandığı melun hastalığın pençesinden kurtuluşun kolay olmayacağını düşünüyor, Allah’tan umut kesilmeyeceğini bildiği için Cerrahpaşa’da tedavi görüyordu…
Hastalığı başta ailesi olmak üzere herkesi kahretmişti, ancak hastalığından çok canı kadar sevdiği Trabzonspor’un şampiyonluğunu görememesi o’nu çok üzüyordu…
**
Yastığa gömülü başıyla babasına işaret etti.
Bir şirkette işçi olarak çalışan baba, kan kanseri olan oğlunun yanına usulca yaklaştı.
Yanı başında çömelip “Buyur Gökhan’ım, oğlum” dedi, yavrusuna.
**
Bıyıkları yeni terlemeye başlayan Gökhan, boğazını temizleyip derin bir nefes aldı. Gülümsedi yanındakilere, babasına “Sadri Şener başkanımız çok futbolcu alıyormuş, arkadaşlarım öyle söyledi. Şimdiden heyecanlanmaya başladım. Rica etsem bilgisayarını ve cep telefonumu evden getirebilir misin?” dedi.
**
Trabzonsporlu baba, İstanbul’da doğan, sınıfında tek Trabzonsporlu olan oğlunun isteğini yerine getirmek için kafasını “evet” anlamında salladı dünyalar tatlısına…
**
Evden, diz üstü bilgisayarını ve Gökhan’a ait cep telefonunu alarak ertesi gün hastaneye gelen baba, parmaklarının ucuna basarak yavaşça odaya girdi. Gözleri yarıya açık olan oğlunun yanına oturdu.
Babasının geldiğini hisseden Gökhan, gözleriyle onu dünyaya getiren adama baktı, ellerini babasının ellerinin üstüne koyduktan sonra gözleriyle odada bulunanları baştan aşağıya süzdü…
**
Alnını elinin içiyle sıvazlayan genç adam, titrek bir sesle “Trabzonspor’u yattığın yerde takip edebilirsin artık” dedi.
Gökhan mutluydu. Öyle ki trampet gibi gümleyen kalbinin sesi hastane koridorlarında yankılanır gibiydi. Çünkü Trabzonspor’u daha iyi takip edecek, gelecek yıllar için güzel hayaller kuracaktı…
**
Trabzonspor’un transfer haberlerini takip etmeye başlayan küçük Trabzonsporlu, Trabzonspor’un aldığı her futbolcudan sonra kendine geliyor morali düzeliyordu…
Yurt dışına geçici göreve giden beden eğitim öğretmeni düştü aklına, e-mail atmak, yaşananları, mutluğunu onunla paylaşmak istedi:
- Canım öğretmenim, Trabzonspor ne futbolcular alıyor görüyorsun değil mi? Bunlar şampiyonluğun habercisi değil midir? Öyle mutluyum ki anlatamam. İyileşmeyeceğimi biliyorum, hiçbir şey zoruma gitmez de Trabzonspor’un şampiyonluğunu göremeden ölürsem, işte o zoruma gider, beni kahreder” cümlelerini gönderdi ailesinden sonra en çok sevdiği öğretmenine…
**
Aradan birkaç gün geçer. Macaristan’dan dönen Cem öğretmen Görele Lisesine atanmıştır.
Eşyalarını toplayıp baba ocağına gelen Trabzonsporlu öğretmen bilgisayarını birkaç gün rötarlı açtı. Gökhan’dan gelen e-maili okuyunca gözleri doldu…
Gökhan’a ulaşmak için telefonuna sarıldı, telefonda konuştuğu kişiden “Gökhan sizlere ömür hocam…!” cümlesini duyduğunda, Karadeniz üzerinde dolaşan kara bulutlar damlalarını Trabzon semalarına çoktan dökmeye başlamıştı bile!
**
Değerli okurlarım, dünyanın dört bir yanında ikamet eden her Trabzonsporlu gibi bordo-mavili takımın neden şampiyon olmasını çok istediğimi umarım anlatabilmişimdir! Zira o günü, müjdeli haberi Trabzonsporlulardan bekleyen, bugün aramızda olmayan Gökhan gibi yüzlerce, on binlerce Trabzonsporlu kardeşimiz var!