Trabzonlu olmayan Trabzonsporlu dostlara yazı sözümüz vardı;
Trabzonspor’u ne kadar çok sevdiklerini, Trabzonlu Trabzonsporluların da onlarla her daim sınırsız gurur duymaları gerektiğini anlatan..!
Konuya en iyi örnek Ercişli Oğuz Can olsa gerek…
Van depreminin olduğu gün, yıl 2011…
**
Erciş 7. 2’lik depremle yerle bir olmuş. Taş üstünde taş kalmamış.
Ortalık resmen savaş alanı, kısmen kıyamet günü…
Düşünün; her taraf toz-duman, göz gözü görmüyor…
Ağlayanlar-sızlayanlar… Gökyüzüne el açıp, yere diz çöküp yalvaranlar…
Ve sağa-sola koşuşturanlar…
Üstelik soğuk ilikleri donduruyor; hava buz gibi…
**
(Tüm bunlar; kesesini doldurma, daha iyi bir hayat sürme adına, binaları göl-deniz kumuyla inşa eden, o binaların kalem kalınlığında demirle ayakta durabileceğini sanan göbeği yağlı müteahhitler sayesinde!)
**
5 yaşındaki Oğuz da anı yaşayanlardan…
Yakınlarını kaybedenlerden…
Boncuk gözlü çocuk, moloz yığınlarının altında “Anneciğim, babacığım” diyerek çağıranlardan…
Kalın kalasların, ince demir yığınlarının, çimento ve kiremit tozlarının arasından çıkartılanlardan…
**
Oğuz Can, 5 yaşında, süt dişleri hala ağzında…
Koruyup-kollanması için önce Allah’a, sonra 13 yaşındaki ağabeyi Yasin’e teslim edilmiş ince elli, zeytin gözlü çocuk.
Akşam yatağa girmeden evvel annesinden “süt” isteyenlerden…
Kâbus gördüğünde yatağından kalkıp, annesinin, babasının yanına sokulup, “ Çok korktum” diyerek boyunlarına sarılanlardan.
**
Deprem günü tüm bunlar yaşanırken, kısacası ortalık toz dumana karışmışken…
Enkazdan çıkartılan karakaşlı, siyah saçlı Oğuz’a, ömrü hayatında ilk defa “ Bir isteğin var mı çocuk?” diye sorulduğunda “ Trabzonspor forması” cevabı çıkmıştı süt kokan ağzından.
**
O yaştaki bir çocuğun hangi formayı istemesinden çok futbola olan yaklaşımı etkilemişti bizleri.
Ne de olsa aynı güneşin altında yaşıyor, aynı toprağı adımlıyor, aynı havayı soluyoruz.
Ancak işin içinde Trabzonspor olunca; Trabzonsporluların Oğuz’la gurur duymaması ve de gözlerinin yaşarmaması mümkün değil!
Çünkü…
Birkaç saat evvel zifir karanlıktan gün ışığına çıkartılan, ağzı süt kokan küçük afacan, bisiklet, bilgisayar, oyuncak, elbise ve süt istemek yerine “ bordo-mavi ” renklerden bahsetti oradakilere…
**
Öyle ya… Bu nasıl bir sevgidir karakaşlı, siyah saçlı Oğuz’um! Bu nasıl bir Trabzonspor aşkıdır boncuk gözlü çocuk.
Küçük Oğuz Can, henüz okumayı-yazmayı öğrenmemişti ama hepimize, bilhassa Trabzonlu olup da Trabzonsporlu olmayanlara öyle büyük ders ki; ne okumayla ne de yazmayla biter… Bütün Trabzonsporluların elleri patlayıncaya dek alkışlayacağı bir ders!
**
Not: Trabzonspor Kulübü, o hafta Oğuz’a, çok istediği-sevdiği formasını hemen göndermiş, sonra da Can ailesini UEFA Kupa maçını izlemek için Trabzon’a davet etmiştir…