İlk 15 dakika; bordo-mavili oyuncular, dersler bitmiş, notlar karnelere yazılmış, okulların kapanmasını bekleyen lise son sınıf öğrencileri gibi; un elenmiş, elek duvara asılmış!
Futbolu yazanlar ve de Trabzonspor’un temelini atanlar, sözünü ettiğimiz dakikaları izlemiş olsalardı, DG Sivasspor, hiç değilse dakikada bir korner atıyor tamam da, Trabzonspor ne yapıyor, ne oynuyor?
Ta ki Abdülkadir Parmak, Nwakaeme ve Bakasetas devreye girene dek. Bordo-mavililer oyunu 15’ten sonra dengeleyebildiler, rakip kaleye gitmeye, pozisyona girmeye başladılar.
Trabzonspor’un eksiklerini sağır sultanlar biliyor iyi de, eksik bölgelerde görev verilen oyuncuların da iyi olması gerekir hani.
Hüseyin Türkmen ve Yunus Mallı’nın varlığı ile yokluğu belli değildi mesela. Yusuf’u da ekleyebiliriz bu ikilinin yanına.
Avcı’nın, Yunus Mallı’da neden bu kadar ısrar ettiğini de anlamak zor. Bir tane olumlu pası yoktu, oynaması, hazır duruma gelmesi için daha çok zamana ihtiyacı olan Yusuf’un. Dün bordo-mavili ekibin en zayıf halkasıydı. İlk yarıyı kabul ettik, en azından ikinci devre yerine Flavio, olabilirdi.
Berat’ın eksikliği hakikaten hissediliyor. Zaten alınan puanlarda genç oyuncunun ne denli katkı yaptığı gün gibi ortada, pas oyununda ve de akan oyunda.
Tüm bunlara rağmen Avcı’nın öğrencileri, girdikleri pozisyonları bozuk para gibi harcadılar! DG Sivasspor’a pozisyon vermediler ama kırmızlı-beyazlı takım eski gücünde olsaydı Trabzonspor’u puansız gönderebilirdi, zira onlar da gününde değildi, sezonu erken açmanın sıkıntısı yaşamasına devam ediyorlar.
Trabzonspor’un golcüsü yok. Bekleri camı kırık pencere misali; gelen rüzgâr içeriye alıyor! Sağ önde eksiği var, rakip kaleye gidemiyor. Anlayacağınız; takımın yükü üç-beş oyuncunun omuzlarında, skor ayaklarında! Onlar gününde olacaklar, atacaklar da Trabzonspor kazanacak!
Bu yılı gördük artık, umarız ve dileriz gelecek yılın planlaması şimdiden yapılıyordur da…