Dünyada futbolun bu kadar çok sevildiği, konuşulduğu başka bir yer var mıdır?
Varsa da bir ya da ikidir…
**
‘Besmele’ ile kapısı açılan işyerlerinde ve de her yerde konu dönüp dolaşıp Trabzonspor’a bağlanır.
Bordo-mavili takımın lider olduğu mevzuda, ekonomi ile sağlık ikincilik için kapışır!
Trabzonspor’un galibiyetlerinde; bankaya, esnafa olan borçlarını dert etmeyen…
Mağlubiyetlerde; dünya başına yıkılmışçasına canı sıkılan, biten maçı dakika dakika kafasında oynayan Trabzonsporlular.
Anlayacağınız, o’nlar için Trabzonspor yaşama sevinci-enerji kaynağıdır!
**
Trabzonsporlu Erhan Koçak, anlatmıştı:
“ Rahmetli babam kanser ( mide) hastası idi. Son üç ayın tamamını hastanede geçirmiştik.
Elini kolunu kaldıracak takati yoktu. Bir maçın skorunu söylerince, yüzümüze bakıp, tebessüm ile kollarını havaya kaldırıp, horon oynar gibi yapması gözümün önünden hiç gitmez. Çok şaşırmıştık! Çünkü bize hiç tepki vermiyordu…”
**
Futbola yetenekli çocukların dünyaya ‘merhaba’ dediği topraklardır da aynı zamanda…
Çoğunluk ‘Dünyada Brezilya, Türkiye’de Trabzon’ der o anlamda! E haksız da değiller hani. Başka bölgeler de var elbet. Ancak futbola uygun insanoğlu için Trabzon ve bölge topraklar büyük nimet!
**
Dünyada Brezilya, Türkiye’de Trabzon, tamam da…
Futbolun bu denli sevildiği- konuşulduğu, oyuncu fışkıran bereketli topraklarda doğup-büyüyen çocuklar arasında aynı oranda ‘yıldız oyuncuların’ çıkmaması…
Yetenek avcısı ilan edilen birçok oyuncu için ‘oldu-olacak’ denilerken, kaşla-göz arasında kaybolup gitmesi o derece düşündürücü!
Onlarca örneği var, saymakla-yazmakla bitmez.
**
Hami Mandıralı, Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz’den sonrasını düşünün. 30 sene boşa kürek çekildi mesela. Fatih ( Trabzon Telekom) ve Gökdeniz’in ( Giresun) alt yapılarından Trabzonspor’a geldiğini hatırlatalım.
30 yıl sonra Yusuf, Uğurcan ve Abdülkadir Ömür’ün çıkışı da okullarda ‘tez’ konusu olmalı; araştırılmalı…
**
Çünkü…
Alt yapılarda plan, program-sistemli çalışma senelerdir senelik izindedir!
Dememiz o ki, yetenekli oyuncuları arayıp-araştırdığımız kadar, yetenekli hocaları araştırıp bulmak, görevlendirme anlayışımız, alışkanlığımız yok.
Zira görev verilecek teknik adamlarda aranan özellikler; şan, şöhret, unvan ile sınırlıdır ( Genelde de böyledir )
**
Yeterli eğitim verilmeyen çocuklar, ‘A takıma’ çıktıklarında ya da başka takımlara kiralandıklarında sudan çıkmış balığa dönüp, ne yapacağını şaşırıyorlar!
Ahbap çavuş ilişkileri de işin işine girince, gençlerin önü kesilmekle kalınmıyor, futbola küstürülüp erken yaşta bırakmalarına sebep olunuyor.
**
En acısı;
Gelecek vat eden yetenekli oyunculara hiper bir kişilik profili çizerek topluma sunma alışkanlığımız..
Sosyal medya başta olmak üzere tüm mecralarda servis edilen kişilik profilini okuyan-duyan futbolcuların farkında olmadan, yakıştırılan-yapıştırılan profile uygun davranışlar geliştirmeye başlaması…
Zaman içerisinde futbolcunun gerçek kişiliğiyle, bazılarının servis ettiği hiper kişilik profili futbolcunun bilinçaltında çatışması…
Futbolcuya ilgili konuda uzman yardımı edilemezse, mental ve ruhsal bozulmaların ortaya çıkması…
**
Sonunu tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok…
Konu futbol olduğunda, birçok futbolcu yaşadıklarını anlatmaya başlar, mevzu askerlikten açıldığında askerlik anılarını anlatmaya başlayanlar gibi…