Bu aralar köy düşer insanın aklına; yağmurunda ıslanmak, toprağında çalışmak, gezip dolaşmak.
Bulutların bıraktığı suyu içine çeken topraktan yükselen kokuyu ciğerlere çekmek…
Yılda birkaç kez gidilen köyden ya da yayla evinden, kenarları yosun tutmuş tahta pencereden dağları, ormanları, koyun otlatan çobanları seyretmek…
Ve…
Eline geçirdiğin bezle buğulu camları silerken, ananın “ Oğlum batırdın canım bezimi” cümlesini hissetmek…
**
Bu aylar…
Arılar bal yapmak için en güzel çiçekleri arar, çiçekten aldıklarını kovanlara taşırken çıkarttıkları vızıltılar keman ve kemençe sesi gibi kulakları okşar!
Dev ciğerli rüzgâr okyanusa dalıyormuşçasına nefesini tutar!
Doğa yeşil elbiselerini giymeye başlar…
Çiçekler rengârenk, ömre bedeldir kokuları, renkleri…
Ağaçlar püskülleriyle, yapraklarıyla haber verir baharın geldiğini…
**
Bu sıralar, toprak ana her zamankinden fazla ilgi ister…
Ellenmek isteyen toprağın altını üstüne getirir; elleri nasır tutmuş analar, avucu kınalı bacılar, al yazmalı teyzeler, sevdiği takımın forması sırtında delikanlılar, bir tutam saçı kalmış, sakalı beyazlamış dedeler…
**
Engebeli araziye serilen örtülerde yenir yemekler, arazinin konumuna göre uzatılır ayaklar…
Sokak lambası gibi arada bir kendini hissettiren güneş, önce toprağın nemini alır, sonra da deyim yerindeyse çalışanın anasını ağlatır!
**
Tohumla doyurulan kara toprağa kalın bir fasulye çubuğu dikilir, çubuklarla ‘T’ şekli verilen korkuluğa eski-püskü bir ceket, yırtıp-pırtık bir mintan giydirilir, tepesine de kasket geçirilince işlem tamamdır, gerisini kargalar düşünsün!
**
Evet, Ağustos böceği her zamanki gibi geç uyanacaktır derin uykudan.
Komşu karıncanın kapısını tıklayıp “ Paris’e gideceğim, La Fontaine’ye uğrayacağım, bir isteğin var mı ?” diye soracak, karınca da “ Ben o kitabı yazan La Fontaine’nin (…..!)” diyecektir elbet!
Fakat…
La Fontaine’nin ve de kendisinin, Ağustos böceğine yıllardır haksızlık yaptıklarını, günahını aldıklarını, Ağustos böceklerinin Ağustos ayından sonra hayatta kalmadıklarını nerden bilecekler!
( Ağustos böceği yeryüzüne çıktıktan sonra 4 haftalık ömre sahipmiş. 4 haftayı eş arayarak geçiren Ağustos Böceği eşleştikten sonra ölür, kışın yaşamayacağı için yiyecek biriktirme endişesi olmazmış…)
**
Bu aylar transfer aylarıdır aynı zamanda, taraftarı erken hava sokan; değişik hayaller kurmaya zorlayan!..