Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları

O, 50 yaşlarında, yarım akıllı, ağzında sağlam birkaç dişi, elbisesi çok dikişli, kafasında birkaç tutam saçı, kendi halinde yaşayan biriydi köyümüzde…

Üç-beş kişinin sığabileceği büyüklükte, çatısı teneke kaplı, ahşap kaplı barakada ayakkabı tamir ederdi beldemizde…

“ Sen ne iş yaparsın?” diye soranlara:

“ Deliğe göre yama yapıyorum” lafını anında yapıştırırdı bizim köylü Hasan Ali…

***

Hünerli ellerinden geçen ayakkabılar yenisinden sağlam olurdu.

Kazandığı parayı “ Allah bereket versin” der, bir sağdan, bir soldan yanaklarına sürer, sonra da büzüştürerek sarı mendilinin içerisine sokuştururdu…

Haberin Devamı

Gemici düğümü atılan mendil eve gidilince çözülürdü ancak. Mendilinde büzülen kağıt paralar özenle katlanılarak evin gizli bölümünde saklanırdı. Saklanan o paralar tedavülden kalkana kadar da gün yüzü görmezdi!

***

Hasan Ali, fındık toplama zamanları köyde önüne gelen tarlaya kafasına göre dalar, kimseden izin almadan başak ederdi.

Anlayacağınız; Hasan Ali’nin pasaportu her yerde geçerdi!

***

Vakfıkebir/ Yalıköy’de inen her yolcu onunla karşılaşıyor, daha doğrusu o karşılıyor, “ Hoş geldiniz… Sefa getirdiniz ” cümlelerini yalan-dolan bilmeyen dilinden, sağlam kalan bir çift dişinin arasından ilk ondan duyardı. Kural tanımayan şoförlere, kıdemli bir trafik polisi gibi “ Hızlı gitmeyin!” uyarısını yaparken, işaret parmağı havada iki ileri-bir geri giderdi bizim köylü Hasan Ali’nin…

***

Kafasındaki yün şapkayı da balıkçılar hediye etmişti ona…

O dönem, limanı olmayan köyümde kayıkçıların dalgalı havada işi çok zordu. Azgın dalgalar ‘IMF’ gibiydi, takılınca takanın peşini bırakmıyordu!

Bazen saçı olmayan kafasındaki fesi çıkartıp, takanın içinde can derdinde olanlara, dalganın durumuna göre kıyıya gelip-gelmemelerini işaret ederdi.

***

Hasan Ali, köyümüzün maskotu, neşesi, kısaca her şeyiydi…

( Trabzonspor’un şampiyon olduğu yıllar, elinde bordo-mavi bayrağı, kutlamalarda, konvoylarda yerini alırdı ön sıralarda… Şenol Güneş de köye geldiğinde sorduğu ilk kişilerden biriydi o… ) *** 1982 Yılında avucunun içerisinde büzüştürdüğü sarı mendili ve ceketinin cebinde bir avuç fındıkla yoldan karşıya geçerken, bir trafik magandasının kurbanı olup köyümüzü öksüz bıraktı bizim köylü Hasan Ali…

Haberin Devamı

( Aradan 37 yıl geçmesine rağmen yokluğu, eksikliği hala hissedilir köyümde, beldemde, ilçemde…)

***

Hasan Ali’nin can verdiği karayolu bugün otoban, balıkçıların kıyıya selametle gelmeleri için yıllar evvel büyük bir liman yapıldı.

Yalıköylülere Hasan Ali’den, bir akrabasının dükkânında büyükçe bir fotoğrafı ve yıllardır dillerde dolanan “ Deliğe göre yama yaparım” sözü kaldı yadigâr.

***

Sıkça gittiğim köyümde rahmetli Hasan Ali’nin fotoğrafına her baktığımda:

Kulüplerimizi yönetenler, kulüplerin parasını yıllardır har vurup harman savuracaklarına, bizim köylü Hasan Ali’nin deyimiyle, ‘ Deliğe göre yama’ yapsalardı da; gelinen noktada “ Çok borcumuz var… Bittik-Tükendik” derler miydi acaba?