Acısıyla- tatlısıyla, günahıyla-sevabıyla bir sezonu daha geride bıraktık…
Ya nasip gelecek sezona!
Ayrıca şu illet salgından kurtuluruz da, tokalaşır, kucaklaşır, tribünde seyirciyle buluşuruz.
**
Böyle bir sezon tarihte bir daha yaşanır mı bilinmez?
Düşenler, düşme korkusunu iliklerine dek hissedenler, şampiyonluğu kıl payı kaçıranlar ders ve payına düşeni almışlar mıdır dersiniz!
Ya bir sene evvel şampiyon olan MP Başakşehir ve aynı sezon şampiyonluğu kucağından kaçıran, kadroyu dağıtan Trabzonspor’un bu yıl düştükleri duruma ne demeli!
**
Ağır hastalık geçirip iyileşenler için derler ya, teşbihte hata olmaz “ gitti de geldi!”. Başakşehir’in bu yıl yaşadığı da o misal; son nefeste direkten döndü!
Bordo-mavili takım yarışa Avcı’nın gelişiyle bir ara ortak olsa da, nefesi yetmedi!
Aslında o tren sezon başı yanlış teknik adam tercihi ve yanlış kadro mühendisliği yapıldığında kaçırılmıştı. Defalarca dile getirmiştik, yanılsaydık keşke!
Hesap çok basit; Trabzonspor’da geçen yıl Sörloth, neler yapmışsa, Beşiktaş’ta Ghezzal, onu yaptı.
Ghezzal’ın siyah-beyazlı takıma maliyetiyle, Trabzonspor’un aldığı bazı oyuncuların maliyetini ve takıma katkılarını düşünün…
**
Bazı spor otoritelerinin(!) lig başladığında şans tanımadığı Beşiktaş, sezona damga vurmakla kalmadı, siyah-beyazlı takım için ‘olmaz’ diyenleri hizaya getirip, adeta bir sağdan, bir soldan şamarladı!
Doğruyu söylemek gerekirse uzun süre ligin tepesinde olan siyah-beyazlı takımın hakkıydı şampiyonluk.
Sergen Yalçın’ı ayrıca tebrik etmek gerekir. Dürüst olmanın en büyük özelliğidir; düşündüğünüzü, içinizden geçeni karşınızdakine söyleyebilmektir. O anlamda Sergen hoca her şeyi, tüm gerçekleri camiasıyla paylaşması, krizleri iyi yönetmesi başarılı olmasında bir diğer etkendir.
**
Galatasaraylılar, bilhassa son zamanlarda farklı işlerle uğraştılar. Enerjilerini kendi içlerinde harcadılar. Sezonun en sıkıntılı zamanında oyunculara ve hoca için söylenen sözler, inanılır gibi değil!
E, bazı sözler ezer geçer, bazı sözler deler geçermiş!
Son iki hafta yarışa dâhil olup, ligi averajla ikinci bitirmenin tarifini yapmak, psikolojisini yaşamak hakikaten zordur!
**
Fenerbahçe, çok transfer yapmakla şampiyon olunamayacağı gerçeğini bir kez daha hatırlatmış oldu. Hele bu transferler nokta değil de montaj olursa… Bir de iyi bir golcü alınmamışsa…
Hâlbuki takım sporlarında birbirinden farklı insanların tekbir bireymiş gibi davranıp oynayabilmesi için çok özel bir çabayı gerektirmektedir. Değişik kültürlerden gelen farklı yapıda oyuncuları ortak amaçlar doğrultusunda motive etmek çok zordur. Sarı-lacivertliler, onun da büyük sıkıntısını yaşadılar.
**
Trabzonspor’la bitirelim…
İyi ki bordo-mavili takımın Uğurcan’ı var. Transferinden gelecek para Trabzonspor’a ilaç gibi gelecek! Aksi halde Trabzonspor’un işi zordu. Sırada bekleyen, geleceğe dair hesap-kitap yaptıran Ömür’ü de unutmayalım.
Umarız ve dileriz Uğurcan’dan gelecek para Yusuf Yazıcı’dan gelen para gibi gereksiz transfere harcanmaz!
Abdullah Avcı’nın transferlerde etkin olması, kimseyi işine karıştırmaması, Trabzonsporluların geleceğe umutla bakmasına vesile olduğunu söyleyerek noktayı koyalım.
**
Dip not:
Pandemiden kaynaklı hastalıkların, sakatlıkların çok yaşandığı süreçte hem virüsten korunarak hem üç günde bir maç yapmak hem de boş tribünler önünde oynamak kolay değildi. O anlamda oyuncuları, teknik adamları ve yöneticileri ayrıca kutlamak gerekir.
Fakat pandeminin başarısız teknik adamları ve yönetimleri olası tribün tepkilerinden koruduğunu da hatırlatmakta fayda var!