Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonspor lider…
Trabzonsporlular mutlu…
Oysa o kadar zor dönemlerden geçtiler ki…
Trabzonspor bazı deplasmanlarda sadece rakiplerle değil ‘Trabzon kümeye’ tezahüratları ile de karşılaştı!
Bazı geceler Trabzonsporluların gözüne uyku girmedi… Yalnız bırakmadıkları takımlarının birçok maçta hakkı yenmesine rağmen karayemiş fidanı gibi direndiler! Ve inatla, ısrarla hep bir ağızdan ‘Biz tekrar eski günlere tekrar döneceğiz’ dediler…
O günlerin aşılmasında en büyük desteği taraftarı vermiştir; dişinden tırnağından artırarak, gecesini gündüze katarak…
İşlerin yolunda gitmediği, ‘Yeter ki sen ayağa kalk, gerisini seni sevenlere bırak’ denildiği yıllardan…
**
Mutfakta bulaşık yıkayan anne, salonda gazete okuyan evin reisi babaya seslendi:
- Çocukların giymeye bir şeyleri kalmadı, hiç değilse ayakkabı alalım efendi.
-İdare etsinler, yaz geldi.
**
Konuşmalara şahit olan çocuklardan biri:
-Ama baba!
-Para yok oğlum. Bak havalar ısınmaya başladı. Biraz daha zaman geçsin ona göre alırız.
Bulunduğu yerden ok gibi fırlayan küçük Trabzonsporlu, babasının yanağına iki yandan öpücükler kondurur:
-Canın sağ olsun babacığım...
**
Aradan bir ay geçer…
**
-Hatun…
-Efendim bey...
-Yarın arkadaşlarla Ankara’ya, Trabzonspor maçına gitmeyi düşünüyoruz.
-Nee? Delirme! Çocuklara bir şey almaya sıra gelince “paramız yok” dersin. İstanbul’dan kalkıp, ta Ankara’ya maça mı gideceksin?
-He ya… Trabzonspor haftalardır kazanamıyor. Belki ayağım uğurlu gelir. Böyle günlerde yanında olmak lazım takımın…
-Delilik seninki. Paran yok yemeye, bilmem neyle gidersin...!
**
Okşanmak isteyen kedi sessizliğinde babasına yaklaşan çocuk:
-Nereye baba?
-Ankara’ya maça gitmek istiyorum ama... Sizin ayakkabı paranız yola gidecek.
Çocuk babasının boynuna sarılır:
-Helal be baba! Git git... Trabzonspor’a uğurlu gelirsin belki. Ben yalınayak gezmeye de razıyım. Yeter ki Trabzonspor’umuz kazansın...
**
( Aile içerisinde yaşananları telefonda bize anlatan bir tanıdığım, olayı bu şekil özetledi. Biz de sizlerle paylaşalım istedik)
**
Haftalardır zor günler geçiren Trabzonspor, o gün Ankara’dan aldığı üç puanla kendine gelir.
Çocuklarına ayakkabı almaya parası olmayan, bu olumsuzluğa rağmen Trabzonspor’u Ankara’da yalnız bırakmayan baba, arkadaşlarıyla güle oynaya döndüler İstanbul’a.
**
Kim olduğunu hala öğrenemediğimiz bir Trabzonsporlu, ailenin evine maçtan birkaç gün sonra büyük bir koli gönderir.
Kolide iki çift ayakkabı ve iki adet Trabzonspor forması vardır.
Koliyi büyük bir heyecanla açan Trabzonsporlu aile, formaların birine iliştirilen kâğıdı okuduklarında daha da çok şaşırırlar:
-Merhaba küçük Trabzonsporlu! Kardeşin ile sana gönderdiğimiz hediyeyi lütfen kabul et. Koca bir yazı çorapla geçirmene gönlümüz razı gelmedi. Beni merak ettiğini biliyorum; Ben Trabzonspor’um çocuk! Yeniden görüşmek üzere…
**
Bu vesileyle…
Hem Trabzonspor’un yaşadığı o zor dönemleri hatırlatmak…
Hem de Trabzonsporlu ailenin ve de o ailenin çocuklarına, biz ‘güzellik’ diyelim, siz ‘iyilik’ deyin, herkesin gurur duyduğu-duyacağı davranışta bulunup hediye gönderen ‘Ben Trabzonspor’um’ diyen Trabzonsporlunun da kulaklarını çınlatalım istedik!