Hala kullanmasını beceremediğimiz, yeterince faydalanamadığımız ‘VAR’ın henüz futbolla tanışmadığı yıllardı.
Trabzonspor derbi maçlarından birini oynuyor.
Günlerce sonucu merak edilen karşılaşmada Trabzonspor attığı golle öne geçer. Tahminimiz odur ki; an itibariyle izleyenlerin bir bölümü ‘ofsayt’, diğer bölümü ‘değil’ demekle meşguldü... Golün tekrarı ekranlarda defalarca gösterilirken, telefonumuz aç karga yavrusu gibi ötmeye başladı.
Arayan, o yıllar ya ortaokul son sınıf ya da lise 1’de okuyan Hamza A. Yılmaz idi…İki gözünden rahatsız olan, tedavisi için ailesiyle Ordu, Ankara, İstanbul hattında mekik dokuyan Hamza, Ordu’da ikamet ediyordu. Arada bir telefonda sohbet eder, konumuz Trabzonspor ile başlayıp sağlık temennilerimizle son bulurdu.
Polis ailenin çocuğuyla şöyle de bir anımız vardır, beni derinden etkileyen; gözlerine teşhis konulup tedavisine başlanıldığında, moral vermek için aradığımda “Gözlerim için çok üzülüyorum ancak Trabzonspor’umun maçlarını bir müddet izleyemeyeceğim ona daha çok üzülüyorum…” demesiydi.
Telefonumuzu acaba bir şey mi oldu endişesiyle açtık. Zira genç Trabzonsporlu ile maçtan bir akşam önce konuşmuş, maçtan bir, iki gün sonra konuşacağımız kararına bağlamıştık. Ayrıca maç esnasında telefonlara bakamayacağımı iyi bilenlerdendir.
- Buyur Hamza’m. Umarım bir aksilik yoktur?
- Rahatsız ettim biliyorum, kusuruma bakma. Bir şey sormak istiyorum… Attığımız gol ofsayt mı, değil mi? Ofsayt değil ise sevineceğim, başkası üzülürken sevinmek, takımımın haksız attığı golle galip gelmesini istemiyorum!
Kafama naylon torba geçirilmiş gibi hissettim kendimi, nefes alamadım…! Bakışlarım tutkalla bir yere yapıştırılmışçasına televizyon yerine evin duvarlarına odaklandım. Bir müddet sonra “Golün nizami olduğunu, doya doya sevinmesi gerektiğini, böyle bir düşünceye sahip olduğu için herkesin, hepimizin, her Trabzonsporlunun onunla gurur duyacağını” söyledik.
Konuşmamız en az beş dakika devam etti… Biz maçı, maç yazısı yazdığımızı unuttuk! Çünkü genç Trabzonsporlunun gözleri sağlıklı görmediği için bizden objektif yorum yapmamızı istemiş, ona göre mutlu olacağını, ona göre sevineceğini söylemişti.
Hikâyeyi niye anlattığımıza gelince…
‘VAR’ futbola dahil edildi, az hata yapılsın, kimsenin hakkı kimseye geçmesin, futbolsever üzülmesin diye… Fakat gel gör ki hakemlerimiz, VAR’da görev yapanlar, bu sezon da büyük hatalar yaptı…. Kısaca aynı tas, aynı hamam!
Anlayacağınız birçok karşılaşmada VAR’ın sadece adı vardı. Olduğu maçların bazılarında kullanma kılavuzuna uyulmadı… Haksızlık etmeyelim futbola katkısı olmadı, olmuyor değil, yeterli mi tabi ki beklenilen, istenilen ölçüde değil.
Dememiz o ‘VAR’ı futbol dünyasına sokanlardan, biz kullanmaya beceremiyoruz, arada bir elimize, gözümüze bulaştırıyoruz diyerek, icat ettikleri cihazın başında olmalarını mı istesek?
Dip not: Hamza A. Yılmaz mı? O, Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisidir artık.