Trabzonsporlular o anı iple çekiyorlar; şu ya da bu hafta diyerek matematiğin son sözü söylemesini bekliyorlar.
O anlamda gün sayanlar, yolları arşınlayanlar... Şafak sayıp şampiyonluk aşkıyla yanıp tutuşanlar, karınca gibi çalışıyorlar. Hemen hepsi, ikamet ettikleri yerlerde bayrak asmakla görevliler!
Yolları arşınlayanları Trabzonspor’un gittiği her yerde görebilirsiniz. Deplasman yasağı olmasaydı ne havalimanlarına ne yollara ne de statlara sığarlardı. Her ne kadar bazıları, “Trabzonspor’un her yerde denildiği kadar taraftarı yok” demiş olsa da...
Yeri gelmişken; işine gelmeyeni duymazdan, görmezden gelenler, matematik ‘buraya kadarmış’ deyip kutlamalar başladığında, bordo-mavililerin nerelerde ikamet ettiklerini ve ne kadar büyük bir aile olduklarını daha net göreceklerdir!
Maça dönecek olursak...
Rüzgâr gibi, ön alan baskısıyla, iki takım oyuncuları maça ısınamadan, tekrarlanan penaltıyla başladı Avcı’nın öğrencileri. Peres’in attığı penaltıda en çok da Abdülkadir, derin bir “oh!” bir çekmiştir.
17’de Visca’nın katkılarıyla Cornelıus’un havada bir müddet asılı kalarak attığı golü, gözlerin pasını sildi.
Adana Demirsporlu oyuncular, 2-0’ın şokunu 30 dakikada ancak atabildiler. 39. dakikada Bjarnason’un direkte patlayan topu gol olsaydı, kalan dakikalar heyecana tavan yaptırabilirdi!
İkinci yarının belli bölümünde oyunun kontrolü Trabzonspor’da idi. Deplasmanda nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadılar, iyi alan daralttılar, hata yapmadılar. 61. dakikada Djaniny ile Cornelius’un paslaşması, alt yapılarda ders olarak gösterilmeli...
Vargas’ın enfes frikik golünü de geçmeyelim. Remy’nin kaçırdığı penaltı da puan kaybına sebep olmayacaktı. Çünkü Trabzonspor, 61 dakikada işi bitirmişti.