16.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Vincenzo Montella yönetimindeki A Milli Futbol Takımı, Almanya vizesi için 3 puanın yettiği maçta sürprize izin vermedi. Letonya engelini 4-0'lık galibiyetle geride bırakan A Milli Futbol Takımı, bu sonucun ardından Almanya'daki Avrupa Şampiyonası'na katılmayı garantiledi.
A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, Türkiye tarihinde Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkı elde eden ilk yabancı antrenör olurken oyuncu tercihleriyle dikkat çekti. Usta kalem, Vincenzo Montella'nın tercihleriyle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.
İşte Türkiye - Letonya maçı sonrası yapılan değerlendirmeler...
YOLCULUK BAŞLADI HAZIR MIYIZ? / BURCU KAPU
Çocukluğumdan beri yazının her türlüsünü yazmayı çok sevdim. Biraz sevdiğimden biraz şansım yaver gittiğinden yazmayı işim haline getirebildim. Bu sayfalarda sporla ilgili yazmayı çok seviyorum. Ama branşın ne olduğundan bağımsız, galip geldiğimiz bir milli müsabakanın ardından yazmak yazıların en keyiflisi.
Hepimizin dolabın arkalarında kalmış milli formalarımızı yeniden çıkardığımız Hırvatistan maçının ardından dün Letonya galibiyetiyle 2024 Avrupa Şampiyonası’na gitmeyi garantiledik. Turnuvaya az bir süre var, oyunumuzda hala eksiklerimiz çok. Ama ümidimiz ve inancımız yüksek bu sefer. Takım yeni hocasıyla daha bir takım görüntüsünde, hoca üst perdeden sadece sızlanıp suçlamak yerine, daha net, daha çözüm arayışında. Öğretmen veya baba figürü değil, oyuncuların içlerinden biri gibi. Her oyuncunun gol sevincinde bu kadar kısa sürede kendisine koşmasını sağladı. Belli ki, herkes sadece işini yaparsa, bu ekip, bu takım turnuvada yüzümüzü güldürecek. Ama dediğim gibi, herkes liyakatle sadece işini yaparsa…
Bileti cebimize koyduğumuz Letonya maçının Hırvatistan’dan tamamen zıt bir maç olmasını bekliyordum. Hırvatistan zorlu rakipti. Kapalı savunmayla oynamayacaktı, topa daha fazla sahip olacaktı, bizi zorlayacaktı. O gün o 11 doğruydu. Ama Letonya analizi sanki biraz aceleye gelmiş, kazanan 11 bozulmaz klişesine fazla bel bağlanmış. İlk yarı %76 topla oynayan taraf bizdik ama kadronun bireysel yetenekleri topla oynama konusunda kısıtlıydı. Sol bekte Cenk aksadı, santrforda Barış yerine sırtı dönük oynayıp top tutabilecek daha net bir santrfora ihtiyaç vardı. Kaptan Hakan’ın hem Barış Alper’in güzel pasını değerlendirememesi hem de hemen ardından Yunus’un takipçiliğiyle attığı gole ofsaytla engel olması, tek başına ilk yarıda parladı. Ama olumsuz anlamda. Milli takımda Hakan, İtalya performansının çok gerisinde klişesine düşmek istemiyorum ama ben düşmek istemedikçe Hakan adeta bu sözü doğrulamak istermişçesine maçlar çıkarmaya devam ediyor.
HOCA HEPİMİZİ UTANDIRDI
Montella gelir gelmez eski öğrencileri Samet ve Yunus’u tercih etmesiyle, itiraf edelim hepimize önce bir eyvah dedirtti. Acaba eski öğrencilerine iltimas mı geçiyor diye. Ama hoca utandırdı hepimizi. İkisi de oyunuyla ve direkt skor katkısıyla Montella’nın oynatmak istediği oyunu anlayıp sahaya yansıttıklarını gösterdiler. İşte bu yüzden liyakat kelimesiyle başladım. Oynatılmayan Yunus gol atıyor, çağrılmayan Yusuf hücum kurguluyor, asist yapıyor. Kendi takımında gözden düşen Samet asist yapıp, yedek kalan Cenk iki gol atıyor. Bir süredir konu milli takım olduğunda bir yanımız yaprak döküyordu, ama artık her yerimiz bahar bahçe. Ve bunu sürdürebileceğine inandığımız bir ekip ile birlikte.
Yolculuk daha yeni başladı. Yolu uzun ve kayıpsız geçmek için eksikleri hızlıca görmek, önlem almak lazım. Zemin diye başlamayacağım yine, çünkü hiçbir şey değişmiyor, yine kötüydü. Ama başka bir önerim var, eleme maçlarını mutlaka İstanbul’da oynatmayı acaba standart hale mi getirmeliyiz? İstanbul taraftarlarının her hafta sonu maça gitme alışkanlığı var, rakibi ne zaman baskı altına alacağını, takımı ne zaman tezahüratlarıyla ileri çıkaracağını daha iyi biliyor, tribüne ve futbola daha hakimler. Misal “Samanyolu” da güzel elbet ama skor 0-0 iken değil.
GALİP GELİRKEN ÖĞRENMEK / CEM DİZDAR (FANATİK)
Maçı anlatan arkadaşımız Özkan Öztürk ilk ciddi atakların ardından mealen şunları söyledi: “Montella, Hırvatistan maçındaki oyunuyla hem takıma hem ülkeye özgüven aşıladı!” Ben ve birçok tanıdığım bu ülkede yaşıyoruz ama varsayıldığı gibi bir ‘Özgüven sorunu’muz olmadı, şükür. Lakin ilk devre bittiğinde sanki bir öz güven problemi baş göstermişti ülkede! Oysa gerilecek hiçbir şey yoktu. İşler yolundaydı ve milli takım gayet derli toplu, hayli bilinçli görünüyordu.
ÖZ GÜVEN SORUNU
Gayret de yerindeydi ancak tanıdık eksiklikler ayağa dolanıyordu zaman zaman. Örneğin Yunus Akgün, ‘Kaos ortamı’nda sonradan iptal edilen golü attı da daha kolayını yapamadı! Gerçi ilk devre ‘Orta yapma’ konusunda ayar biraz kaçmışsa da (7/20), her şeyiyle topun da oyunun da hakimi bizimkilerdeydi. Olacaktı ama sadece gecikiyordu. Nihayet öndeki durağanlar arasında en hareketli olan Yunus Akgün net bir vuruşla konuyu nihayete erdirdi. Sonra ne oldu bilinmez! Belki de ‘Özgüven sorunu’! Kendi alanına büzüştü bizimkiler. Oysa tersine, Letonya maç başından bu yana golün ardından ilk kez öne geliyordu ve hücum alanları daha da belirginleşiyordu.
'CENK KAFAYI VURUP KONUYU KAPATTI'
Sanırım savunma kaygısı ağır bastı ve 60’ların ortasından sonra tedirgin bir geri çekilme kendini göstermeye başladı. 82’ye varıldığında Özkan Öztürk, ‘Ama rahat değiliz’ demişti ki, Samet’in pası geldi ve Cenk kafayı vurup konuyu kapattı! Şimdi düşünülmesi gereken, 65 ile 82 arasında neler olduğu? Sahi, her şey yolundayken o aralıkta oyun neden koptu ve o kopuşta bir gol yenilmiş olsa, ki ihtimal dahiliydi, sorun o ‘Ruh haliyle’ giderilir miydi? Bilinmez elbette. Hırvatistan maçı bittiğinde konu kapanmıştı ama bu maç 2024 Avrupa Şampiyonası’nda halletmemiz gereken sorunları göstermesi açısından çok öğretici oldu kanımca. Mağlubiyetler kesin öğretir ama bazı galibiyetlerde öğrenecekleriniz sizi geleceğe taşır.