Beşiktaş bir kez daha rüştünü ispat edemedi.
Biliç hâlâ derbi, takımı da bu sene İstanbul’da hâlâ maç kazanamadı.
Savunmanın sağ kanadı dün gece buz dağının görünen, diğer mevkiler ise görünmeyen kısmıydı.
Fenerbahçe ise yine harikalar yaratmasa da sakin ve sistemliydi. Rahat kazandı.
Bu maç Fenerbahçe’den çok Beşiktaş için önemliydi. Zira Beşiktaş’ın bazen çok iyi bazen de çok kötü performans gösteren genç teknik direktörü ve genç futbolcularının eksik olan “özgüveni” kazanmaları için Fenerbahçe maçından daha iyi bir fırsat olamazdı. Nitekim Biliç bu durumun bilincinde, maça iyi hazırlandıklarını, hafta içinde Avrupa maçı oynamadıklarını ve derbi de ellerinden geleni yapacaklarını söyledi maçtan önce. Fakat kaybettiler, hem de kötü oynayarak kaybettiler. Üstüne üstlük Olimpiyat Stadı’nın zemini de gayet güzeldi.
Maçta Beşiktaş’ın on kişi kalması hatta en formda oyuncusunu kaybetmiş olması elbette önemli bir eksiklik ve bu durumda Beşiktaş’ı mangalda kül bırakmazcasına eleştirmek mümkün ve doğru değil. Fakat geride kalan haftalara bakıldığında şunu söylemek mümkün ki Beşiktaş futbolcu ve teknik adam performansı olarak hâlâ alıp götürecek seviyede değil.
***
Bizim ülkemizdeki futbol ile İngiltere’deki futbol arasındaki fark şu: orada maçlar hakemin son düdüğüyle biterken bizde asıl maç tam da o zaman başlıyor. Sanki sahada oynanan 90 dakika, sonrasındaki sonsuz maç için bir formaliteymiş gibi.
Dün de Bülent Yıldırım’ın düdüğünden sonra bizim topraklara özgü karşılaşma başladı. Önce Fikret Orman topu aldı, ondan Biliç, sonra karşı takımdan Mahmut Uslu vs. Bu arada tribünler saat 19.00 ve 21.00 arasında olduğundan çok daha hararetli ve hareketliydi.
Fakat şunu söylemek gerek ki aynı konulardan bahseden Biliç ve Fikret Orman’ın konuşmalarını yan yana koyduğumuzda, bu tür bir konuşma yapılacaksa dahi üslubun Biliç’inki gibi olması gerektiği ortada. Maalesef Türkiye’de yöneticiler ve özellikle kulüp başkanları o kadar yobaz ve teatral ki, rengi ne olsun başkanının sözlerini tasdik eden her taraftar futbola ihanet etmiş olur.
Başkanların hiçbir temeli olmayan ve hem kendi kulüplerini hem de Türk Futbolu’nu geriye götüren açıklamaları bizim bir kulağımızdan girip diğerinden çıkmalıdır. Aksi takdirde o konuşmaları ciddiye almak hele hele onlar üzerinden tartışmamak zaten yerlerde olan futbolumuzu toprağın da altına gömer.
Son olarak Emre’ye, hele ki daha bir hafta önce aynı sözden dolayı Gökhan Töre ceza almışken, görüntüler üzerinden ve en az Gökhan’ınki kadar ceza verilmesi gerek. Ben bunun yapılacağına inanıyorum ve mutlaka yapılmalıdır. Bu ceza Türk Futbolu’nun biraz olsun kafasını kaldırması için son derece önemli. Keşke bu cezayı her şeyden önce Fenerbahçe verse ama bugün bunu beklemek aşırı iyimserlik olur.