A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ne de çok seviyoruz arabeski, ajitasyonu!

Dört başı mamur olmaktansa bayılıyoruz kendimizi haksızlığa uğrayan taraf olarak göstermeye ve içimize kapanmaya. Çünkü karşı tarafla savaşmak zor kendi içine dönmek ise çok kolay.

Hatta meziyet sayarız içimize kapanıp dışarıya sırt çevirmeyi.

Bu iş millet olarak genlerimizde var. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” demiyor muyuz? Şahsen benim bir dolu yabancı arkadaşım var ve hepsi de gayet iyi insanlar. Türk’üm ve başka milletten dostlarım var yani, daha nasıl söyleyebilirim; yanlış bu söz.

Haberin Devamı

Aynı yaklaşımla,Fenerbahçe “biz bize yeteriz” diyor, Beşiktaş fazla yaratıcı olamadan, Beşiktaş’ın Beşiktaşlıdan başka dostu olmadığını söylüyor, Galatasaray’ın sloganı “tek büyük Galatasaray” ve Trabzonspor’un İstanbul takımlarına, diğer Anadolu takımlarının da büyüklere karşı tutumları zaten malum.

Bu sözlerin ve tutumların amacı camia içerisindeki birlik ve beraberliği arttırmak olduğundan, onları gayet masumane bulabilirsiniz fakat bu birlik ve beraberlik neye ve kime karşı?

Camiaların kendi içine kapanıp diğerlerine göre başkalaşmalarının tek nedeni diğerlerine karşı daha güçlü olabilmek. Fakat aynı tutum karşı tarafı da kendi içine kapanmaya yönlendirerek onun da güçlenmesini sağlıyor. Bu kısır döngü sonucunda ortaya çıkan tek gerçek ise bu duygusallığın sizin zaferinizi değil savaşın kendisini, ekonomisini ve bu savaştaki kayıpların büyümesini teminat altına aldığı.

Son yıllarda bu içe dönük yaklaşım nedeniyle Türk Futbolu değil kulüpler arasındaki savaş ve onun ekonomisi gelişiyor. Gazeteleri, televizyon kanallarını veya taraftar profillerini göz önüne aldığınızda durum gayet açık. Köşe yazılarında, tv programlarında veya taraftar sohbetlerınde futbolun kendisi değil, dedikodular, komple teorileri ve reality şovlara taş çıkaracak konular prim yapıyor.

Sporun dostluk ve kardeşlik olduğu söylenirdi eskiden; en azından dile getirilirdi. Şimdilerde o laf tamamen unutuldu galiba veya bütün diller kirlendi o temiz cümleyi tellafuz edemeyecek kadar.

Haberin Devamı

Bu işin içine büyük paralar girdiğinden beri ben de inanmıyorum futbolcuların ve taraftarların stada elele girip stattan kolkola çıkacaklarına ki buna gerek de yok ama fırsatı bulunduğunda karşı tarafı bir kaşık suda boğmak da bu işin doğasına aykırı.

Velhasıl kulüplerin futbol yaklaşımı ayrıştırıcı değil birleştirici olmalı. Politika, tüm enerji ve dikkatini savunma giderlerine harcanıp eğitim, sağlık, sanatı ikinci plana atan paranoyak ülkelerinki gibi değil, alt yapıya da, sosyal etkinliklere de, kurumsallaşmaya da önem veren cisten olmalı. Bizim bizden başka dostumuz yok denmemeli, dost edinmeye çalışılmalı. Her kulüp kendi değerini bilmeli ama karşıdakinin de değerli olduğunu unutmamalı. Diğerlerine sırtını değil yüzünü dönmeli.

Evet bu oyun takım oyunu ama o takımlar sabit değil. Yeri gelir aynı kulüp içinde A takımı ile paf takımı maç yapar, yeri gelir iki farklı kulüp takımı birbiriyle maç yapar, yeri gelir bu kulüplerden gelen futbolcular aynı formayla başka ülkelere karşı maç yapar, yeri gelir farklı ülkelerden gelen futbolcular takımdaş olup diğer kıtanın takımıyla maç yapar. Dolayısıyla futbol içine kapanmayı, başkasını dışlamayı, ötekileşmeyi, katılaşmayı reddeder; bu işe gönül, para, emek vermiş herkesin aslında aynı resmin bir parçası olduğundan.

Haberin Devamı

Mutlu seneler.

http://twitter.com/cannizamoglu