A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Trabzonspor ile ilgili konuşulması gerekenleri iki başlık altında toplamak mümkün: sportif konular, idari konular.

Sportif konular ile ilgili sondan başlamak gerekirse, Eskişehirspor maçının skoru elbette büyük hayal kırıklığı oldu fakat dün Trabzonspor’un takım olarak önceki maçlara oranla çok kötü olduğunu söylemek de doğru olmayacaktır. Zira ortaya çıkan farklı skorun ilk nedeni Eskişehirspor’un kendi ortalamasının üzerinde, çok etkili bir performans göstermesiydi.

Siz bu satırları okurken muhtemelen Şenol Güneş yine çok ciddi eleştirilere maruz kalıyor ancak bu eleştiriler düşünüldüğü kadar haklı değil çünkü ortada Trabzonspor için daha komple bir sorun var; detaylarını ilerleyen bölümlerde açıklamaya çalıştığım.

Haberin Devamı

Bugün Trabzonspor kadrosunun ligin en iyi kadrosu olmadığı su götürmez bir gerçek. Özellikle hücumda hem yaratıcılık hem de son vuruş açısından çok büyük sıkıntılar yaşanırken bordo mavililerin ligdeki sıralaması çok şaşırtıcı olmamalı. Bu anlamda Şenol Güneş için eldeki malzemeyi kullanamamak gibi bir eleştiri anlamlı değil. Kaldı ki, Şenol Güneş’ten önce Trabzonspor’un benzer kadrolarla lig sıralamasının çok daha altlarında mücadele ettiği bunun yanı sıra tecrübeli hocanın elinde iyi oyuncular olduğu takdirde yaptıkları da ortada.

Bu noktada iki sene öncesinde kadrosunda aynı anda Umut, Burak, Selçuk, Jaja, Colman, Egemen, Cale, Teofilo gibi isimleri barındıran Trabzonspor’un bugün kadrosunda neden bu oyunculardan sadece birisinin kaldığı, yanıtı, taraftarından teknik direktörüne, medyasından başkanına kadar tüm camia tarafından aranması gereken çok ciddi bir soru. Bu soruya verilecek yanıtın doğruluğu da kulübün yarınları için hayati derecede önemli.

Ve işin idari boyutu…

2010-2011 sezonu sonrasındaki süreç tıpkı Fenerbahçe gibi Trabzonspor için de son derece zor geçti. Bu konuda, özellikle de mahkeme kararından, sonra bordo mavililerin isyanını haklı görmesem de anlayabiliyorum; benzer durumda hemen hemen herkesin aynı tepkiyi göstereceğini bildiğim için. Fakat anlayamadığım, daha doğrusu tasvip etmediğim davranış Trabzonspor yönetiminin bu işi bir numaralı gündem maddesi ilan ederek asli görevlerini aksatması. Öyle ki son iki sezonda Trabzonspor yanlış veya olmayan transfer politikaları ve idari diğer nedenlerden dolayı kadro gücünü kademeli olarak kaybederek maç başına 2.4 puandan 1.5 puan seviyelerine geldi, üstelik 2011 yılında Şampiyonlar Ligi’nden elde edilen önemli gelire karşın.

Haberin Devamı

Transfer yanlışlarına paralel olarak kulübe gelir sağlayacak kurumsal adımların atılması konusunda da Trabzonspor yönetiminin başarılı olduğunu söylemek zor. Bu konuda Uzungöl’e yapılması planlanan HES projesine değinmiyorum bile.

Aynı şekilde stadı iyileştirme, taraftarı maçlar getirme, alt yapıları güçlendirme ve benzeri konular son yıllarda Trabzonspor yönetiminin ajandasında hep alt sıralarda kaldı.

Hal böyle olunca, bir başka deyişle, Trabzonspor yönetiminin şike davası süresindeki çabayı başka alanlarda göstermediğini görünce insanın aklına ister istemez şöyle bir soru geliyor: “Bordo mavili yönetim şike sürecini kullanıyor mu?” Zira olaya biraz daha dışarıdan bakarsanız “kupamız gasp edilmiştir” demenin “bu sene geçen seneden daha iyi olmaya çalışacağız” demekten, AİHM ile görüşmeler yapmanın futbolcu pazarlığı yapmaktan, taraftarlara sürekli “hakkımızı arıyoruz” mesajı vermenin onların olası eleştirilerine muhatap olmaktan çok daha kolay olduğunu görebilirsiniz. Hâlbuki Trabzonspor, şampiyonluğun kaybedilmesine ettiği itiraz kadar kazanılan 82 puanın başarısını ön plana çıkarabilseydi bugün hem maddi hem de manevi olarak olduğundan çok daha iyi bir durumda olabilirdi.

Haberin Devamı

Fakat burada altını çizmek istediğim Trabzonspor’un haklı olduğunu düşündüğü bir konudaki mücadelesinin yanlış olduğu değil, bu işi kulüp yönetimin merkezine koyarak diğer tüm ve aslında uzun vadeli düşünüldüğünde en az şampiyonluk kupası kadar önemli işleri göz ardı ederek onların sorumluluğundan kaçmasıdır.

Sonuç olarak yirmi altı yıllık şampiyonluk özleminin ne denli güçlü bir duygu olduğunu kestirmek hiç de zor değil ama Trabzonspor’un önünde daha nice yirmi altı yıllar ve o çok istenen kupalara kavuşmak için nice fırsatlar var. Fakat bu başarılara uğraşmak, camia olarak manevi bir davanın çevresinde kenetlenme çabasından biraz daha fazlasını gerektiriyor; kombineler almak, maça gitmek, takıma ve teknik direktöre sahip çıkmak, iyi bir transfer politikasına ve oyun anlayışına sahip olmak, futbolcuları Trabzon’da tutmak için uğraşmak, kulübe daha fazla zaman harcamak, kulübe gelir getirecek projeler üretmek ve kısa vadede destek görecek tutum ve açıklamalardan ziyade kulübün yarınlarına olumlu yansıyacak icraatlarda bulunmak gibi.

https://twitter.com/_acn_