A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Futbol, dünyanın uzak ara en polpüler sporu. FIFA’ya üye 208 ülkenin 80’inde spor dalları arasında birinci, geri kalanında da ilk üçte olan bu oyunu, dünya çapında milyarlarca kişi takip ediyor. Futbolun bu denli popüler olmasının en önemli nedeni, onun, oynanması ve anlaşılması en kolay spor dalı olması. Nitekim futbol oynamak için gerekli olan tek şey sadece bir top ve bu güzel oyunun en profesyonel uygulamalarında dahi altı üstü 17 basit kural var.

Gelin görün ki, göreve geldiğinden beri devamlı kıyıdan giden ve sadece günü kurtarmaya çalışan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Türk Futbolu’nun marka değerini arttırmak uğruna bu oyunun doğasına aykırı bir dizi değişikliğe gitti ve gidiyor. Play-off uygulaması, maçlara kadınların ücretsiz alınması ve seyircisiz maç cezasının “erkek ve 12 yaşından büyük seyircisiz maç cezası”na dönüştürülmesi bu değişiklikler arasında şimdiye kadar gündeme gelenler.

Haberin Devamı

TFF’nin bu yapay uygulamaları futbolun sadeliğine zarar vermenin yanı sıra mevcut sorunun çözümüne de en ufak bir katkı sağlamıyor. Bu sene play-off ne kadar heyecanlı olacak bilinmez ama bu uygulama ile normal sezonun var olan tadı da kaçmış durumda. Galibiyetler, beraberlikler veya yenilgiler, taraftar için eskisi kadar anlam ifade etmiyor. Diğer taraftan futbolla ilgisi olmayan kadın ve çocukların sırf ücretsiz olduğu için maçlara gitmesini beklemek, haydi maça gittiler diyelim onların sadece bu nedenle bir futbolsever olmalarını ummak tam anlamıyla bir saçmalık.

TFF’nin yapması gereken yeni icatlar değil futbolumuzun marka değerinin neden azaldığının tespiti ve bu sorunun ortadan kaldırılmasına dair adımlar atmaktır. Bir başka deyişle bugün TFF’den play-off değil adil bir lig, kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık değil kadın ve çocukların maçlara gönül rahatlığı ile gidebileceği bir düzen velhasıl hastaya makyaj değil tedavi bekleniyor. Hakikaten bunlar yapılsa ne yeni icatlara gerek kalır ne de insanlara zorla dekoder satmaya.

Velhasıl futbol sihirli bir oyun ve onun kerameti basitliğinde. Play-off gibi basketbolvari bir uygulama getirmek, kadınlara ücretsiz diyerek statlara gece kulübü muamelesi yapmak veya sadece kadın ve çocuklara açık diyerek maçları kadınlar matinesine çevirmek bırakın futbolun popülerliğine fayda sağlamayı onun doğallığına gölge düşürerek onu toplumdan uzaklaştırır.

Haberin Devamı

Alex De Souza

Alex bugün futbolu bıraksa dahi ona gönül rahatlığıyla Fenerbahçe’nin gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncusu ve Hagi ile birlikte Türkiye’ye gelmiş en iyi iki yabancıdan biri diyebiliriz. Fakat Brezilyalı oyuncu disiplininden ve gayretinden asla taviz vermeyerek gol atmaya, asist yapmaya ve takımını sırtlamaya devam ediyor.

Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle alınan her galibiyetin üç puanın ötesinde, kendini kanıtlama anlamı da taşıdığı düşünüldüğünde, Alex’in takımına katkısının değeri bir kat daha artıyor. Bu anlamda bir ağabeyim Ulaş Ceylanlı’nın da dediği gibi savcı Fenerbahçe ile ilgili iddianamesini yazarken Alex de adeta takımının savunmasını yazıyor.

Haberin Devamı

Ülkemize gelen yabancıların büyük çoğunluğunun başarısız transferler olduğu bir ortamda, gerek performansı, gerek centilmenliği, gerekse aile yaşamıyla Alex, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanırken tabiri caizse bir elmas gibi parlıyor ve bu elmas ışıltısını her geçen gün biraz daha arttırıyor.

Hangisi Gerçek Trabzonspor

Trabzonspor’un hafta içinde ülkemize yaşattığı tarihi Inter Milan zaferi hepimizi gururlandırırken dünya spor kamuoyunda da geniş yankı uyandırdı. Gerçekten de bir Türk takımının kendinden hem maddi hem de manevi anlamda fersah fersah önde olan bir İtalyan devini deplasmanda mağlup etmesi düşünülenden çok daha önemli bir başarı. Fakat aynı Trabzonspor Milano zaferinden sadece üç gün sonra kendi sahasında İ.B. Belediyespor’a yenilince akıllara şöyle bir soru geldi: hangisi gerçek Trabzonspor?

Trabzonsporlu futbolcuların Şampiyonlar Ligi maçına çok daha iyi motive oldukları ve elbette Abdullah Avcı yönetimindeki İ.B.Belediyespor’un başarısı yadsınamaz gerçekler ancak bunların hiçbirisi San Siro’da her biri iki kişilik oynayan bordo mavili oyuncuların Avni Aker’de rakipleri karşısında tel tel dökülmelerine mazeret olamaz.

Sonuçta, hele hele geçen seneye göre güç kaybeden Trabzonspor’un Inter’i deplasmanda yenmesini normal bir sonuç olarak görmek zor ancak bordo mavililerin standartı kendi evinde İ.B.Belediyespor’a yenilmek de değil. Dolayısyla hangisi gerçek Trabzonspor sorusuna verilecek en iyi yanıt sanırım “ikisi de değil” olur.