Warner Bros çizgi filmlerini izleyenler bilir, herhangi bir bölümde bir karakter “bundan daha kötü ne olabilir ki” dediğinde ya kafasına bir şey düşer ya da üzerinden bir tır geçer ama mutlaka daha kötü bir şey olur. Bizim ülkemizde de durum biraz öyle. Bir garipliğe şaşırıp “bu da mı oldu?” demenin üzerinden birkaç gün dahi geçmeden onun daha acayibi vuku buluyor. Son örnek Passolig Kartı.
Sezon başladı, iyi kötü (genellikle kötü) maçlar da oynanıyor ama eminim birçok kişi bu sezonu etkisi altına alan Passolig’in ne menem bir şey olduğunu tam bilmiyordur.
Kısaca söylemek gerekirse Passolig Kartı, bu sezon tribünde maç seyretmek için almak zorunda olduğunuz, alırken birçok kişisel bilginizi paylaştığınız, yıllık bir ücreti olan ve sizi otomatikman Aktif Bank müşterisi yapan bir kart.
Bu uygulamanın resmi tanıtımı ise; “Türk futbolunun uluslararası rekabette daha üst sıralara gelebilmesi, ülkemizin Avrupa ve dünyada daha başarılı olabilmesi için futbola daha fazla yatırım yapılması, kulüpler için taraftara ilave külfet getirmeyen yeni gelir modellerinin geliştirilmesi” adına uygulamaya koyulmuş bir proje.
Tanımlardan hangisi size daha yakın gelir bilemem fakat bana göre bu işin tek kelimelik tanımı: saçmalık.
Baştan söylemekte fayda var, ben tribüne kimin gittiğinin takip edilmesine, bilgilerinin alınmasına, oturacağı yerin belli olmasına asla karşı değilim. Hatta statlardaki kavga ve gürültünün bu şekilde azaltılabileceğine inanıyorum. Passolig işinin saçmalığı da zaten bu taraftar takibi işinden değil, taraftarı dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulamaya mecbur bırakmasından kaynaklanıyor.
Hani şimdilerde, maç öncesi takımların dizilişlerini televizyonda gösterirken futbolcular tek tek kollarını bağlayarak poz veriyorlar ya, işte o Premier Lig’den kopyaladığımız bir iş. O nedenle madem İngiltere’yi örnek alıyoruz, oradan örnek vereyim.
İngiltere’de elinizi kolunuzu sallaya sallaya her maça gidemezsiniz. Hele hele gitmek istediğiniz maç büyük takımlardan birinin maçıysa, bilet almak için kombine kart sahibi bir taraftarın referansına ihtiyacınız vardır. Bu referans ile bilet alır, bilet alırken kişisel birçok bilginizi paylaşır, statta sadece size verilen koltuğa oturur ve bir taşkınlığa karışmanız halinde hem kendinizi hem de size referans olan kişiyi yakarsınız.
Fakat görüldüğü gibi bu önlemde İngiltere Futbol Federasyonu’nun (FA) herhangi bir müdahalesi yok çünkü her şey kulübün sorumluluğunda, taraftardan ilave para istenmiyor ve taraftar maç bileti almanın dışında, otobüs bileti, kredi kartı vb. başka alanlara taşınmıyor.
Alt tarafı bir maç bileti almak isteyen bir taraftar neden bir bankanın kredi veya ATM kartını almak ve üstüne üstlük neden ilave para ödemek zorunda kalsın Allah aşkına? Bu düpedüz banka kartı pazarlama yolu. Bankalar kredi kartı pazarlamak için milyonlarca lira harcarken bu “bedava” müşteri organizasyonu neden?
Ayrıca bir taraftar neden kendi takımı dışında bir takımın maçına gidemez? Her sene farklı takımların birçok maçına giden ve bundan büyük zevk alan biri olarak benim bu özgürlüğüm ne gerekçeyle elimden alınıyor?
Passolig Kart sayesinde kulüplerin gelirinin artacağı söyleniyor ama ilk iki haftada stadyumlardaki taraftar sayıları hiç de bunu doğrular nitelikte değil zira insanlar artık maça gitmiyor. Avrupa’da maçlar 30.000 kişi önünde oynanırken bizde zaten ondan çok uzak olan rakamlar Passolig ile 8.000’lere geriledi. Acaba bir kulüp Passolig ile 8.000 bilet satarsa mı daha çok gelir elde eder yoksa Passoligsiz 30.000 bilet satarsa mı?
Velhasılı kelam, Passolig uygulaması neresinden bakarsanız bakın kolay kolay açıklayamayacağınız bir iş ve hele hele bu işin futbolla ilgisi, yok denecek kadar az. Umarım her sene taraftarın karşısına yeni bir uygulama ile gelen, bu uygulamaların hepsini “Türk Futbolunun marka değerini artırma yolu” olarak tanıtan fakat her geçen yıl bu değeri daha da azaltan TFF bu yapay uygulamadan biran önce vazgeçer ve statlar taraftarlarına ligimiz de heyecanına kavuşur.
@_acn_