A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Aslına bakılırsa bugün itibariyle, Beşiktaş’a kıyasla daha iyi ve alternatifli bir kadroya sahip olan Galatasaray’ın hafta sonu karşılaşacağı rakibinin gerisinde olması şaşırtıcı. Bu resmi Slaven Bilic’in öğrencilerinin başarısı veya sarı kırmızılıların başarısızlığı olarak okumak mümkün fakat bunun fazla bir önemi olmadığı gibi bu durum hafta sonundaki derbinin kaderini çizecek tek unsur da değil.

Galatasaray’ın Gaziantepspor ve Antalyaspor karşısındaki takım mı yoksa Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarındaki takım mı olduğuna sanırım hâlâ net bir yanıt verilemedi fakat benim bu soruya yanıtım “ikisi de”. Bu dört karşılaşma göz önüne alındığında Galatasaray’ı tek sıfatla açıklamak pek mümkün görünmüyor fakat şurası kesin ki Mancini’nin ekibinin potansiyeli yüksek ve maçların kaderi bu potansiyelin sahaya yansıma oranına göre belirleniyor.

Haberin Devamı

Galatasaray’ın kalecisi iyi ve son vuruş başarısı yüksek forvetleri var. Savunma ise transferlere karşın hâlâ istenilen seviyede değil. Hatta Telles’in son maçtaki performansı akıllara “e Riera da bu kadar oynuyordu” sorusu getirecek seviyedeydi. Fakat sarı kırmızılıların en önemli mevkisi orta sahadaki SMS (Selçuk, Melo, Sneijder) üçlüsü ve bu üçlünün durumu o denli kritik ki iyi olduklarında takımın savunmadaki hataları en aza inerken bekleneni veremediklerinde güçlü forvet silahları dahi susuyor.

Galatasaray için iyi haber SMS’nin özellikle iç saha maçlarında oldukça etkili olması. Bunun yanı sıra Mancini’ye oyunun gidişatına göre Hajrovic, Sabri veya Eboue, Hamit, Veysel, Umut gibi hamle şansı veren kadro genişliği de oldukça önemli bir avantaj.

Beşiktaş derbiye sezon içinde en iyi olduğu dönemlerin birinde çıkıyor. Bu durumun siyah beyazlılar için önemli bir avantaj olduğu kesin fakat Beşikaş’ın ilk yarıdaki maç öncesi de en az bu kadar moralli olduğu gerçeği akılara bir kurt düşürmüyor değil. Burada Bilic ve öğrencilerine düşen görev, ilk yarıdaki hataya düşmemek.

Sezonun ilk yarısındaki maçta Beşiktaş çok iyi başlamış ancak sonunu getirememişti. Bunun nedeni de en büyük ihtiyacı özgüven olan kadronun maçın başında sahip olduğu bu duyguyu dakikalar ilerledikçe kaybetmesiydi. Bu cümlenin bir futbol takımı için söylenecek sözlerin ilki olmasının garipliğinin farkındayım fakat bu seneki Beşiktaş öyle bir takım ki moralli olduklarında adeta bir makine görüntüsü verirken modları düşük olduğunda hiç çekilmiyorlar ve bu nedenle duygular onlar için kadro, diziliş veya oyun anlayışından daha belirleyici. Başka bir ifadeyle Beşiktaş’ın kötü oynadığı bir maçı kazanma şansı yok denecek kadar az.

Haberin Devamı

Rakibi gibi Beşiktaş’ın da kalecisi iyi. Savunma ayakları rakibinden aşağı kalır nitelikte değilken orta saha ve forvet gücü Galatasaray’a nazaran sınırlı. Bu açıdan Beşiktaş’ın derbideki şansının çok az olduğunu düşünebilirsiniz fakat siyah beyazlıların rakibine ters gelen bir özelliği var, kalabalık ve enerjik bir orta saha. Nitekim Olcan,Veli, Atiba, Gökhan ve Oğuzhan (OVAGO) motive olduklarında hem SMS’yi durdurabilecek hem de hücum da etkili olabilecek kapasiteye sahip.

Haberin Devamı

Beşiktaş için en büyük dezavantaj ise kadronun Bilic’e Fernandes’en başka bir B Planı şansı vermemesi.

Sözün özü Galatasaray saha, seyirci ve kadro avantajına sahip taraf olarak galibiyete yakın görünürken Beşiktaş’ın elinde tüm bu silahları etkisiz hale getirebilecek bir güç var. Zaten derbi de SMS ve özgüvenin mücadelesi şeklinde geçecek ve sonuçta gülen Galatasaray olmuşsa muhtemelen SMS’den, Beşiktaş olmuşsa da OVAGO’dan biri diğer 21 futbolcudan daha çok konuşulacak.