A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Şenol Güneş canlı yayında konuştu; ortalık karıştı. Belki söyledikleri herkesin aklındaki düşüncelerdi ama bunların bir çırpıda ve her şeyden önemlisi onun tarafından söylenmesi olaya bambaşka bir boyut kazandırdı.

Şenol Hoca’nın söylediklerine geçmeden an itibariyle genel bir Beşiktaş yorumu yapmak gerekirse söylenecek ilk söz siyah beyazlıların geçen sene bıraktıkları yerde olmadıkları. Şampiyon kadronun kan kaybetmesinin yanı sıra yapılan takviyelerin yaraları kapatmaktan uzak olması her şeyden önce kadronun fiziksel gücünü aşağı çekti.

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın şampiyonluğundaki aslan payının hangi futbolcuya ait olduğu Mayıs ayından bu yana tartışılan bir konu ve benim bu konudaki görüşüm en başından beri Maryo Gomez’di. Alman golcü, Beşiktaş’ın senelerdir üzerine koyarak oluşturduğu iyi kadrosunun kaymağıydı ve takımın hem iç hem de dış görünümünü tek başına değiştiriyordu. Bu nedenle şayet Beşiktaş yönetimi son iki santrafor transferinde yaptıkları turnayı gözünden vurma işini bir kez daha başaramazsa takımın skor gücünün geçen yıla nazaran düşmesi çok güçlü bir olasılık.

Santrafordaki kaybın yanı sıra kaleci, stoper ve Sosa’nın gitmesinden sonra orta alandaki eksiklikler Beşiktaşlıların “bundan sonra 3-4 sene lige damga vururuz” düşüncesinin sonuna bir soru işareti koymalarına neden oldu.

Durum böyle olunca takımın teknik direktörü bir anda patlayıverdi.

Şenol Güneş, “Gomez gittikten sonra santraforumuz yok” dedi ve açıkça Cenk, Mustafa ve Ömer’in yeterli olmadığını söyledi. Bu açıklama sanırım açık sözlülük sınırlarını aşarak oyunculara güvenmeme noktasında bir beyan ve bu nedenle bir teknik direktörün normalde söyleyeceği türden bir cümle değil. Şenol Güneş’in bu sözler ile yönetime mesaj vermek istediği açık fakat bunu daha kontrollü yapabilirdi.

Şenol Hoca’nın adeta takımın teknik direktörü gibi değil de bir televizyon yorumcusu gibi “şampiyon olduk, Şampiyonlar Ligi’ne gideceğiz ama futbolcular ayrılmak istiyor, bunu anlayamıyorum” demesini de ben anlayamıyorum. Zira burada Güneş’in soru soran değil gerçekten bu oyuncuların neden gitmek istediğinin yanıtını veren taraf olması gerekir. Tek tek bakıldığında her giden oyuncunun özel bir öyküsü var fakat genel olarak Beşiktaş’ın en iyi olduğu dönemde oyuncularını kaybetmesi üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu.

Haberin Devamı

Bu açıklamaların yanı sıra Güneş’in “bizim sağ ve sol bek transferlerimiz oldu ama zaten elimizde bu mevkiinin oyuncuları vardı bize stoper lazımdı, Galatasaray’ın mali cezası var ama oyuncu alıyor, transferler benim dışımda gelişiyor” gibi açıklamalarının iki nedeni var. Bunlardan birincisi yönetime söz geçiremediği için yanına kamuoyu desteği almak, ikincisi de olası bir başarısızlık halinde kendisine yapılacak eleştirileri “e ama ben sene başında demiştim” diyerek ortadan kaldırmak.

Şenol Güneş’in transfer konularında daha aktif olması gerek. Evet, ülkemizde çok güçlü yönetim yapıları var ve teknik direktörlerin görev ve sorumlulukları sınırlı fakat Şenol Hoca’nın her şeye rağmen sadece, bu oyuncuyu tutun veya bu oyuncuyu alın deyip kenara çekilmesi değil oyuncular ile konuşması, onlara planlarından bahsetmesi ve onları ikna etmeye çalışması lazım.

Haberin Devamı

Velhasıl Beşiktaş geçen sene Mayıs ayında 100’düyse bugün 70’lerde. Bu durumda Şenol Hoca’nın mutsuz olması doğal fakat onun aynı zamanda kuyruğu dik tutması, eldeki kadrodan da mümkün olan en yüksek verimi alması gerekir.

Son söz, transfer dönemi henüz kapanmadığı için Beşiktaş’ın hâlâ Güneş’i mutlu etme şansı var. Kim bilir bakarız iyi bir stoper ile birlikte Nasri ve Mandzukiç transferleriyle Beşiktaş geçen seneden de iyi bir duruma gelebilir.

c