A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Selin Yağcıoğlu’nun altı ay önce FBTV’de başlayan stajyerlik görevi dün (23 Temmuz) itibariyle son buldu. Bu kovulmaya, internet sitelerinden takip ettiğim kadarıyla, kendisinin Galatasaraylı oluşu ve FBTV’deki görevi öncesinde Twitter’da Fenerbahçe aleyhinde yazdığı mesajlar neden oldu.

İçinde bulunduğumuz Ramazan Ayı’na da uygun bir kıssa:

390 yılında Hz. Muhammed bir grup sahabeyle, o sıralar müşriklerin elinde bulunan Mekke’ye girmek ister. Fakat kendisi de bir müşrik olan ve Mekke’nin anahtarını elinde bulunduranOsman bin Talha, onların Mekke’ye girişini sert bir şekilde engeller.

Haberin Devamı

Gün gelip de Mekke Müslümanların eline geçince Hz. Muhammed, şehrin anahtarını istediği kişiye verecek durumdayken onu Osman bin Talha’dan başkasına vermez ve şöyle der: "işi ehline verin.”

Doğrusu işi ehline vermemek düpedüz cahilliktir. Zaten normalde bir işin, o işi daha iyi yapabilecek biri varken başkasına verilmesi düşünülemez. Bu durum ancak ortamı kesif bir bilgisizlik kaplayıp, gerçeklerle bağlantı kesildiğinde olur.

Olayı abarttığımı düşünebilirsiniz. Selin Yağcıoğlu’nun dünyanın en başarılı sunucusu olmadığını da biliyorum fakat burada mevzu ne Yağcıoğlu ne de onun yetenekleri. Mesele sahip olunan yaklaşım.

Bir yandan başka takım taraftarını kulüp kanallarında, mağazalarında ve benzeri yerlerde çalıştırmayacağız, diğer taraftan spor, dostluk, kardeşliktir diyeceğiz, Buna kim inanır?

Bu arada Yağcıoğlu’nun, altı ay önce kullandığı ve bugün onu işsiz bırakan ifade sadece şu: “ballı Fener”

Biz ne ara bu kadar tahammülsüz olduk Allah aşkına? Ne vakit sporu, onun misyonuna taban tabana zıt bir şekilde sadece kutuplaşma vesilesi haline getirdik?

Ayrıca, zamanında kendisine ayan beyan hakaret eden futbolcuları takımlarına kabul eden yönetimlerin aynı “büyüklüğü” stajyer bir çalışan için gösterememelerinin tek bir nedeni var: taraftara şirin görünme.

FBTV’de sadece Fenerbahçelilerin, GSTV’de sadece Galatasaraylıların, BJKTV’de sadece Beşiktaşlıların çalıştığı ve bu kanalların sadece kendi taraftarları tarafından izlendiği bir körler ve sağırlar dünyası insanları kamplaştırmaktan, birbirlerine yabancılaştırmaktan ve onların intikam duygularını körüklemekten başka nasıl bir sonuç doğurabilir? Bu kime haz verir?

Haberin Devamı

Ülke olarak psikolojimiz uzunca bir süredir hiç iyi değil ve bu durum spora yaklaşımımıza da fazlasıyla sirayet etmiş durumda. Öyle ki spor anlayışımız, kendi mutluluğumuzdan ziyade karşı tarafın acı çekmesi, başarımızdan ziyade rakibimizin başarısızlığı olma yönünde ilerliyor. Tüm bunlar kısa vadede yöneticilere prim, medyaya yüksek tiraj ve izlenme oranı, taraftarlara da rahatlama sağlasa da sporun tüm bu hengamenin ortasında bir sabun gibi eridiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

Bu denklemden para ve menfaat elde eden kulüp yöneticileri ve medya organlarından sahip oldukları yaklaşımı değiştirmelerini beklemek fazla iyimserlik olur ama bu işe gönül vermiş taraftarların onların tuzağına düşmeleri için hiçbir neden yok. Yarın arkamıza dönüp baktığımızda hâlâ bizi heyecanlandıran bir oyun bulmak istiyorsak eğriyi ve doğuyu ayırt edebilmeli ve doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmeliyiz; özellikle de bu yanlışlar bizim takımımız tarafından yapıldığında.

Haberin Devamı

Twitter:_acn_