Sıklet farkı lafını kabul etmemek gerek; tabi gerçekten hedefler büyükse. O zaman Bayer Münih’e yenilmek de pekâlâ üzer adamı. Tüm yenilgiler kötüdür zaten, mümkün mertebe kaçınmak lazım.
Bu itibarla, durum ne olursa olsun Şenol Güneş’in Türkiye Kupası kadrosu doğru olmadı Şampiyonlar Ligi’nde. Hafta sonu oynanacak maçın önemi malum ama o maça fiziksel olarak hazırlanmak yerine moral olarak hazırlansa daha iyi olurdu Beşiktaş. Demem o ki, zaten favori olmadığı bir maçta şansını kendi kendine azaltmak yerine, kendi sahasında her maç iyi oynayan takımı sahaya sürüp, üzerine çok gelmeyen rakibi karşısında yine iyi oynasa, hatta belki galip gelip moral depolasa fena mı olurdu?
Bu eşleşmedeki yüz seksen dakikanın iki perdesi ilk ve ikinci maçlar değil, Vida’nın kırmızı kartı öncesi ve sonrası oldu. O karta kadar, deplasmanda da olsa iyi oynayan Beşiktaş, on kişi kaldıktan sonra rakibine hiç sorun çıkaramayan ve bu seviye için basit bir rakibe dönüştü.
Oğuzhan’ın maç sonunda “Bayern Münih çok güçlü bir takım” açıklaması da son derece yanlış. Zira bu yenilgiyi normalleştirmek anlamına gelir. Beşiktaş hiçbir yenilgili normal karşılamamalı. Kaldı ki Oğuzhan bunu oynadıkları iki maç sonunda olamaz ve eğer baştan beri bu düşüncedeydiyse bu, onun tura hiç inanmadığı anlamına gelir.
Beşiktaş bu turda kuvvetle muhtemel elenecekti ama bu veda hem ilk hem de ikinci maçtaki senaryolar ile ve işin tadına hiç varamadan olmak zorunda değildi. Bir de başka bir hedef uğruna tabiri caizse çöpe attığın maç, aslında o hedefin ta kendisi.