Bir yerde herkes adaletsizlikten şikâyet ediyorsa orada kimin haklı, kimin haksız olduğuna kolayca karar veremezsiniz ama şundan emin olabilirsiniz ki: orada adalet yoktur.
Süper Lig’de de, aynı döneme denk gelmese de, istisnasız tüm sesi çıkabilen takımların “adalet” feryatları futbolumuzda adalet olmadığını, insanların sisteme güvenmediğini ve verilen cezaların hiçbir caydırıcılığın olmadığının açık bir kanıtı.
Bu, bize özgü, birilerine yaranma veya kimseyi üzmeme emareleri taşıyan fakat günün sonunda kimseye yaranamayan ve herkesi üzen; kısaca “e” ile başlayıp “m” ile biten ve tarifini kimse yapamasa da anlamını herkesin çok iyi bildiği o beş harfli kelimenin hâkim olduğu sistemde yanlış kararlara sıkça şahit oluyoruz ama bunlardan bazıları kör kör parmağım gözüne oluyor.
Son örnek Meireles olayı…
Portekizli futbolcu on dokuz yaşında olsaydı onun futbol hayatı boyunca hiç kırmızı kart görmemiş olması herhangi bir anlam ifade etmeyebilirdi. Fakat Meireles yirmi dokuz yaşında olduğu için bu veri, onun adına oldukça önemli ve onun karakteri açısından fikir verici.
Meireles’in on bir maç oynamama cezası almasının en önemli nedeni hakem raporunda Portekizlinin hakeme tükürdüğü ifadesinin yer almasıydı. Fakat böyle bir olayın yaşanmadığı önce futbolcunun kendisi tarafından açıklandı, sonra da “yeni” ortaya çıkan görüntülerle herkes tarafından görüldü.
Meireles olayının en enteresan boyutu hakem raporunda, yaşanmayan olayların yazılı olması, bunun en endişe verici yönü de bu raporun sonradan değiştirilmiş olabileceği iddiası.
Bir an için bu teorileri bir kenara bırakıp gerçek hayata dönersek, PFDK bu kez baltayı oldukça büyük bir taşa vurmuşa benziyor. Zira bu kez yanlış verilen kararın karşısında çok önemli deliller olduğu gibi haksızlığa uğradığını iddia eden futbolcunun bir Avrupa Birliği vatandaşı olması nedeniyle hakkını uluslar arası platformlarda da araması oldukça olası.
Tüm bu yaşananlardan sonra TFF, Fenerbahçe’nin duruşmalı toplantı talebini kabul etti ve şimdi Türk spor tarihinde ender görülen bir toplantı yapılıp belki de tarihi bir karar verilecek.
Bundan sonrası için aslında kimin ne yapması gerektiğini söylemeye gerek yok zira ortada bu denli açık deliller varken Tahkim Kurulu’nun bu cezadan tükürmeye karşılık gelen kısmı çıkarması gerekiyor.
Şayet böyle bir durum söz konusu olmazsa futbolumuzdaki adalet müessesesi iflas bayrağını çeker, o adından devamlı bahsedilen "marka değeri" mefhumu da en ağır darbelerinden birini almış olur.
Gerek ceza nedeni, gerek karara itiraz şekilleri, gerekse Tahkim Kurulu’ndan çıkacak kararın radikal bir karar olmasının beklenmesi nedenleriyle Meireles davası tıpkı Bosman Davası gibi tarihi bir dava ve tarihi bir karar olabilir.
Umarım Meireles ve benzeri tüm davalarda hatalar tespit edilip düzeltilmeye çalışılır ve adalet yerini bulur.
Meireles davasını, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla, sadece Fenerbahçe’nin meselesi olarak değil, Türk Sporu’nun bir sorunu olarak görülmesinde ve toplu bir çözüm arayışına gidilmesinde büyük fayda var zira adalet bazen değil her an herkes için şart.
Olayın Fenerbahçe yönetimi boyutunda ise sarı lacivertlilerin haklarını sonuna kadar aramaları kadar yerinde bir hamle yok fakat Özkahya’nın hatalarından klip yapıp bunu yayınlamak veya Fenerbahçe olarak topyekûn savaşa girme çığırtkanlığı yapmak kimseye olumlu bir şey kazandırmayacaktır. Bunun yanı sıra Meireles gibi efendi bir futbolcunun, tükürme hadisesi olmasa da gördüğü kırmızı karttan sonra hakeme yaptığı hareketlerin nedeninin sorulmaması büyük bir hata olur.
Twitter: _acn_