Daha 9-10 ay öncesine kadar 1.Lig’de mücadele eden Kardemir D.Ç Karabükspor’ün sezonun ilk yarısını 6. sırada bitirmesi kırmızı lacivertlileri bir anda ligimizin en flaş takımı haline getirmişti ama ilk dört haftada bırakın galibiyeti puan dahi alamayan Manisaspor, H. Karaman ile öyle bir ivme yakaladı ki bu başarısı sayesinde Manisa ekibi Karabükspor’un sadece puan cetvelinde değil sükse sıralamasında da üzerine çıkmayı başardı.
Bütçe itibariyle Süper Ligin en mütevazı ekiplerinden biri olan Ege temsilcisinin 21. hafta geride kalırken puan cetvelinde kendine 6. sırada yer bulmasının birinci sebebi elbette H.Karaman. Zira yıllardır bu ligin tozunu yutarak edindiği tecrübesini, kulübü ile yatıp kulübü ile kalkmasına neden olan azmiyle, takımının Trabzonspor, Beşiktaş ve Galatasaray’ı deplasmanda mağlup etmesini sağlayan motivasyon gücünü, kendi internet sitesinde örneklerini verdiği taktik zekâsıyla birleştirmeyi başaran Karaman göreve gelmesiyle birlikte Manisaspor’a adeta bir sihirli değnek ile dokundu ve Manisaspor yeni hocasıyla geride bıraktığı 21 maçta tam 31 puan alarak müthiş bir başarıya imza attı.
Teknik direktör başarısının yanında Manisaspor mucizesinin ikinci büyük sebebi de kadro kalitesi. Bir kıyaslama yaparsak Simpson, Yiğit Gökoğlan, Isaac ve Makukula’dan oluşan hücum hattı bugün sadece ligin orta sırasındaki takımlarının değil büyüklerin dahi gıpta edeceği bir dörtlü. Bu isimlerin Iwanski, Dixon, Kalabane ve Yiğit İncedemir gibi kendi mevkilerinin başarılı isimleri ile desteklenmesi ve tüm oyuncular arasındaki güzel uyum siyah, kırmızı ve beyazlıların büyük başarısının ikinci anahtarı.
Ne mutlu ki bu sene Süper Lig’i canlandıran sadece büyük takımlar değil. Geçen seneki başarısını sürdüren Bursaspor, uzun yıllardan sonra geri dönen Trabzonspor ve patlama yapan diğer Anadolu ekipleri de Süper Lig heyecanını körüklüyor. Bu bağlamda gösterdiği üstün performans ile Anadolu devriminin bayraktarlarından olmaya aday Manisaspor’a takdir ve teşekkür hepimizin borcu.
Beşiktaş ve hakemler
Futbol bir pozitif bilim değil. Bir başka deyişle bu garip oyunda her düşünce bir şekilde kendine destek bulabiliyor ve düşüncelerin yanlışlığını somut olaylar ile gösterebilmek nadiren mümkün oluyor. İşte bu nadir olaylardan biri sanırım geçen hafta yaşanan puan kaybını hakeme bağlayan Beşiktaş yönetiminin Ankaragücü yenilgisini karşısındaki durumu oldu. Keşke her zaman doğru mevzuları tartışabilsek.
Ne olurdu Adnan Polat?
Futbol dünyamıza şekil veren isimler bazen öyle açıklamalar yapıyor ki bunları anlayabilmek dahi çok zor. Bu durumların son örneği Adnan Polat’ın hafta içinde Türk Telekom yetkililerine siteminde söylediği bir söz: “ ne olurdu stadın adının önünde Ali Sami Yen ismi olsaydı!” Evet, bir şey olmazdı veya nasıl bir şey olması gerekiyordu ama peki ya anlaşma?
Bu ifadeyi söyleyenin her şeyden önce bir iş adamı olması durumu daha da anlaşılmaz hale getiriyor. Acaba iş dünyasında, iki şirket arasında imzalanan bir anlaşmadan sonra bir tarafın anlaşma şartlarına aykırı davranması ve sonra da, tıpkı Yasemin Mori’nin şarkısında olduğu gibi, “ne olur” ile başlayan bir açıklama yapması nasıl karşılanır? Mesela; ne olurdu bu iş için bizden para almasaydınız?