İki teknik direktörün çok ortak yanı var. Hemen söylemek lazım, Morinyo önceden böyle değildi, evrildi biraz. Fakat neticede Kocaman da, Morinyo da oynattıkları negatif futbol nedeniyle bırakın diğerlerini kendi taraftarları tarafından dahi beğenilmiyor.
İşin istatistik tarafı televizyon kanallarının izlenme oranlarını hesaplaması gibi; ne sonuç istenirse onu verecek veri bulunabilir. En başta iki teknik adamın takımı da liglerinde ikinci sırada ve bu sıralama hiç de fena değil. Ayrıca rakibe az pozisyon verme, hücum sonlandırma yüzdesi gibi alanlarda ikisinin de maşallahı var. Bunca savunma önceliğine karşın attıkları gol sayıları rakiplerine kıyasla oldukça iyi (hatta Fenerbahçe ligin en çok gol atan takımı) fakat İngilizlerin tabiriyle günün sonunda iki teknik adam da taraftarlarını tatmin edemiyor. Bu tatminsizliği taraftarın sorunu olarak görüp yola devam edebiliriz ama bu iki açıdan yanlış olur: bir, taraftar sahip oldukları uzun dönem hafızası ile çok başarılı kıyaslama ve değerlendirme yapar; iki, taraftarı stada getiremezseniz başarılı da olsanız bunun kıymeti kalmaz.
Kocaman ve Morinyo, Fenerbahçe ve Man.Utd. değil de Sivasspor ve Börnli teknik direktörleri olsaydı, sahip oldukları futbol anlayışı için onları kimse eleştirmezdi. Fakat büyük takımların beklentisi sadece zirvede olmak değil aynı zamanda ele güne güzel bir gösteri, kendinden emin ve güçlü bir takım göstermektir; şu an bunların hiçbiri yok. Beklentileri karşılamak bir tarafa, bir teknik adam eldeki malzemeyi iyi kullanmamakla suçlanıyorsa, tabiri caizse artık ağzıyla kuş tutsa beğenilmez. Morinyo Martial'ı yeterince kullanmamakla eleştiriliyor, Kocaman Fermandao'yu. Morinyo'un Sançez kararları beğenilmiyor, Kocaman'ın Valbuena. Hâl böyle olunca da kaybedilen maçlarda fatura kesin onlara kesilirken kazanılan maçlardaki sevinç de yüzde yüz olmuyor.
Ligin Finali Cumartesi
Galatasaray'ın Gençlerbirliği yenilgisi nasıl beklenmedikse, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarını kayıpsız geçmesi de o denli beklenmedikti. Bu iki keskin virajı hatasız dönerek Ankara'daki yenilgi telafi edildiği için son haftaya "şampi" olarak girdiler. Fenerbahçe'nin ise bu garip sezonda son haftaya, en azından kağıt üzerinde, şampiyonluk şansı ile ikinci sırada girmesi bana kalırsa başarı. (Bu arada Galatasaray'ın UEFA'dan ceza alma riski ortadan kalkmadığı için bu sene ikinci olmanın ayrıca bir önemi olabilir.)
Fakat gelin bu iki takımın teknik direktörü ile ilgili kararı tek bir maça bağlamadan şimdi verelim. Zira mevcut durumda Kocaman çok eleştiriliyor, Terim ise tam bir imparator olarak değerlendiriliyorken, olurda son hafta şans bu kez Fenerbahçe'nin yanında olursa eminim iki teknik direktör için yapılacak yorumlar bugünkülerden yüz seksen derece farklı olacak. Bunun anlamı Terim'i sadece Göztepe, Kocaman'ı da Konyaspor maçı ile değerlendirmek ki bu hiç de sağlıklı bir değerlendirme olmaz.