A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Trabzonspor-Beşiktaş karşılaşması beklendiği gibi bol gol pozisyonuna sahne oldu ama beklenmedik şekilde meşin yuvarlak sadece bir kez ağlarla buluştu.

Bu buluşmayı da muhtemelen sahada gol atacak en son futbolcu olarak düşünülen Mustafa Yumlu’nun atması gecenin en büyük sürprizi oldu.

Baştan söylemek lazım ki Beşiktaş’ı Trabzonspor karşısında aldığı yenilgi sonrası eleştirmek doğru değil. Daha doğrusu Beşiktaş’ı eleştirmek doğru ama bunu sadece dünkü mağlubiyetten sonra yapmak doğru değil. Zira siyah beyazlıların bu sene yeni bir oyun anlayışı var ve bu anlayış İnönü’deki Antalyaspor maçında da Şükrü Saraçoğlu deplasmanında da değişmiyor. Dolayısı ile Beşiktaş ile ilgili düşünceniz olumlu veya olumsuz olabilir ama bu düşünce alınan skorlara göre değişiklik göstermemelidir.

Haberin Devamı

Artık herkes biliyor ki bu sene Beşiktaş savunmayı önde kuran, rakibi baskı altında tutmaya çalışan, topa hükmetmek isteyen, önceliği hücuma veren ve bu nedenle de savunmada sorunlar yaşanmasına neden olan bir oyun anlayışına sahip.

Trabzonspor karşılaşmasında da siyah beyazlılar bir yandan önemli gol pozisyonları elde ederken diğer yandan ev sahibi ekibe de bu şansı fazlasıyla verdi. Bu durumda maçın skorunu başta forvetler olmak üzere pozisyonun içerisinde olan futbolcuların bireysel performansları belirledi ve sonuçta bordo mavililer sahadan üç puanla ayrıldı; aynı karşılaşmadan daha farklı bir galibiyet çıkarabileceği veya puansız ayrılabileceği gibi.

Velhasıl , Alman teknik adamın oyun anlayışı kendi içerisinde hem fırsatları hem de riskleri barındıran bir anlayış ve bu durum Beşiktaş’ın maçları kolaylıkla kazanmasını sağlayabileceği gibi, özellikle gol pozisyonu hazırlayan orta saha oyuncuların formsuz olduğu bir maçta siyah beyazlıların sahadan farklı bir şekilde mağlup ayrılmasına da neden olabilir.

Dünkü karşılaşma da dahil olmak üzere Beşiktaş’ın bu seneki verileri değerlendirildiğinde hücum sorumluluğunun esasen bir futbolcu (Guti) tarafından yüklenildiği, savunmanın bireysel hata sayısının fazla olduğu ve forvet oyuncularının yüksek yüzdeli oyuncular olmadığı görülüyor. Tüm bunlardan çıkan sonuç ise şudur: her ne kadar Schuster’in sistemi göze hoş gelse de uzun vadeli bir başarı yakalayabilmek için mevcut sistemin sadece abazı maçlar için kullanması ve diğer bazı maçlarda da savunma anlayışını ön plana alması daha doğru olacaktır.