A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Metrobüslerden tiksinir oldum. Tabelalarından, ayrılmış yollarından.

Şoförü ayrı, yolcusu ayrı rahatsız ediyor artık beni. Hele o durakları, merdivenleri, üst geçitleri…

Her köşesinden eli bıçaklı birisi çıkacak gibime geliyor.

Formalardan, renklerden de sıdkım sıyrıldı kaç gündür. Statlar anlamsızlaştı, dinlediğim spor radyoları değersizleşti; futboldan soğudum o çok sevdiğim sihirli oyundan.

Artık dibe vurduk. Bıçak kemiği geçeli çok oldu. Sıfırı tükettik.

Tükendik.

Aslında toplum olarak spor sağlığımızı yitireli, birbirimize karşı sevgiyi, saygılı, anlayışı kaybedeli çok olmuştu. Alışmıştık karşımızdakinin söylediklerinin bir kulağımızdan girip diğerinden çıkmasına. İyiyi karşımızdaki yapınca kötü, kötüyü biz yapınca iyi görmek son derece normal bir hal almıştı. Nihayetinde iyice inandırmıştık kendimizi ki bu spor işi ötekileşme, düşmanlaşma vesilesinden başka bir şey değil. Kin, nefret ve hakaret de bu işin olmazsa olmazları.

Haberin Devamı

Fakat hafta sonu başka şeyler oldu.

Birisi öldü.

Birisi katil oldu.

Aynı sebepten.

Keşke ölümün ne demek olduğunu bilebileydik. Kalbin ne olduğunu, bıçağın ne olduğunu, bıçağın kalbe saplandığında neler yaptığını…

İnsanın atardamarı parçalandığına göğsüne kan dolduğunu, o kan organlara gitmeyince hepsinin tek tek havasız kalıp durduğunu, yıllardır vücudunda olan ama hiç hissetmediği o ılık sıvıyı ilk defa teninin arkasında hisseden Burak’ın kendi üzerine kapaklanmaktan başka bir çaresi olmadığı anlarda adeta içinden bir ağaç çıkarcasına büyük bir acı çektiğini keşke düşünebilseydik…

Keşke ölen insanın bu dünyadan tamamen ayrıldığını anlayabilseydik. Burak’ın o yaşta ve bir anda yok olmasının onun ailesini her gün yok edeceğini, ona özlemi hiç bitmeyecek sevgilisinin artık Burak’ı görmesinin ancak rüyalarda mümkün olacağını görebilseydik.

O çocuğun da hayalleri olduğunu akıl edebilseydik keşke; bir varmış bir yokmuş olmadan önce.

Eğer bunları yapabilseydik pazartesi günü başka bir sabaha uyanırdık.

Bir spor şehidinin ardından, başka bakardık dünyaya.

O zaman sahada birbirimizin boğazını sıkmaz, ertesi gün de çıkıp “yine olsa yine yaparım, demezdik. Utanırdık.

Haberin Devamı

Özür dilerdik.

O zaman kendi çirkinliklerimiz yetmezmiş gibi ithal çirkinlikleri sahalara taşımayı savunmaz, ayıplardık. Üzülürdük.

Mahcup olurduk.

O zaman hala bugün dahi karşıdakini suçlamaz, hepimiz aynı pisliğin parçasıyız diyebilirdik. Elimize bir süpürge alarak koşabilirdik kapımızın önünü süpürmeye.

***

Bugüne kadar çok söylendi “bu işler ceza ile olmaz” diye. Fakat artık toplumda taşların yerine oturmasını, ahlak dengesinin kendiliğinden sağlanmasını beklemek cinayet olur. Çünkü cinayet oldu!

Hasta kendiliğinden veya ilaçla iyileşebilecek gibi değil, aksine irin tüm vücuda hızla yayılıyor; ameliyat şart.

Bu iltihabın kurutulması için kaynaklarına müdahale etmek artık farz oldu.

Medya maymunları acilen kafeslerine sokulmalı!

Adı spor programı olup sabahlara kadar insanlara nefret aşılayan, onları bölük bölük ayıran televizyon gösterileri yasaklanmalı. Programlar İngiltere’deki gibi olmalı. En fazla bir saat, az konuşmalı, çok görüntülü ve sadece futbola odaklı.

Haberin Devamı

Kulüp yöneticileri ve teknik direktörler hizalanmalı!

Bir teknik direktör yok ki yanlış yaptık desin. Bir kulüp yöneticisi yok ki şiddeti kötülesin, yanlış yapan futbolcusunu cezalandırsın. Üstüne üstlük bu kişiler yangına körükle gidip açıklamaları, yazıları, davranışlarıyla taraftarları daha da galeyana getiriyorlar. Onların futbola zarar verecek, insanları kutuplaştıracak her davranışı cezalandırılmalı.

Futbolcular hadlendirilmeli!

Derbide bilet fiyatları artar. Reklam fiyatları, hakem ücretleri yüksek olur. Gişe hâsılatı tavan yapar. Cezalar da artmalı. Kırmızı kartın cezası birse iki, ikiyse dört olmalı derbide. İlki kırmızı kart için, ikincisi derbideki kırmızı kart için; derbiye, topluma, futbola zarar verildiği için. Kavga eden, kart gören futbolcu ödüllendirilmemeli, cezalandırılmalı öncelikle kendi camiası tarafından.

Taraftarlar durdurulmalı!

Taraftarlar bu zincirin son halkası fakat bu onlara yönelik önlem alınmayacağı anlamına gelmiyor. Sahaya bir şey atmanın hele hele bu şey taraftarın kendisiyse öyle bir cezası olmalı ki, bir başkası tarafından asla bir daha yapılmasın. Seyircisiz maçlar, rakip taraftarına yasaklar gibi insanları daha da bileyen cezalar yerine bireysel ve hakkaniyetle verilecek ama caydırıcı cezalar olmalı. Olmalı ki bu başıboş, korkusuz ve artık birbirini boğazlamaktan geri durmama raddesine gelen güruha bir dur denilebilsin.

Eğer tüm bunlar yapılırsa futbol futbol olmaktan çıkar diyorsanız futbolu hiç tanımamışsınız demektir. İnanın futbol tüm bu çirkinliklerden arta kalan şey. Bundan eminim çünkü onu başka yerlerde gördüm. En büyük dileğim de aynısını bu topraklarda görebilmek.

Ha, eğer olmuyorsa da zorlamayalım. Yazmayalım, çizmeyelim, konuşmayalım. Ben bugünden hazırım bu haliyle futbolu hayatımdan çıkarmaya. Çünkü bu devran böyle döndükçe ben de o kanlı bıçağın bir parçası gibi hissediyorum.