A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz sezonu liderin on bir puan gerisinde tamamlayan Beşiktaş, sezon başında öyle iki transfer yaptı ki takımın görüntüsü bir anda değişti.

Guti ve Quaresma transferlerinin takımı bu denli değiştirebilmesinin en önemli nedeni bu iki oyuncunun ve özellikle Guti’nin siyah beyazlıların yıllardır süre gelen ve önce Delgado sonra da Tabata’nın derman olamadığı “gol pozisyonunu hazırlama” derdine dermen olmasıydı.

Bu durumun en net örneği, hepimizin artık neredeyse ezberlediği şekilde, Beşiktaş’ın Guti ve Q7’li kadrosu ile bu futbolcuları kapsamayan on birinin performansı arasındaki büyük farktır.

Haberin Devamı

Bu noktada Guti’yi Quaresma’dan ayırmak gerekiyor. Zira her ne kadar Portekizli oyuncunun hareketleri göze daha çok hitap etse de, Beşiktaş’ın ilk yarı itibariyle vazgeçilmezi Guti’ydi. Çünkü genel tanımıyla Guti, sahadayken yakın çevresindeki tüm oyuncuların da performansının artmasına vesile olurken, Q7 iyi günündeyse takımına sadece etkili bir kanat oyuncusu kazandırmış oluyor.

Sezona sahip olduğu kadronun gerektirdiğinden daha fazla bir moralle başlayan Beşiktaş’ın geride kalan on yedi hafta sonunda şampiyonluk umutlarını Kaf Dağı’nın ardında bırakmasının en büyük nedeni ise Büyükşehir Belediyespor maçında gelen ilk sinyallerin gerektiği kadar üzerinde durulmaması ve bundan tam dört hafta sonra çıkılan üç lig maçının da kaybedilmesi sonucu takımın üzerindeki pembe bulutların yerini kapkara Stratus’lere bırakmasıydı. Hâlbuki Beşiktaş’ın en büyük gücü olan Guti ve Q7’nin aynı zamanda takımı kendilerine mecbur eden oyuncular olduğu veya bir başka deyişle bu iki oyuncu olmadan Beşiktaş’ın fazla bir özelliği kalmadığı Schuster tarafından daha önce sezilmiş ve bu sorunu ortadan kaldırmak adına önlemler alınmış olsaydı bugün itibariyle Beşiktaş’ın en azından şampiyonluk şansı devam ediyor olabilirdi.

Söz konusu eksikliğin Schuster tarafından da görülmesi üzerine devre arasında siyah beyazlılar takımdaki Portekizli sayısını birden dörde çıkardı ve bu hamlede takımın kalitesini yükseltmek kadar eminim Schuster’in kafasında sahaya süreceği her on birde en az iki yıldızın garanti olması düşüncesi de yer alıyordu.

Haberin Devamı

İkinci yarıdaki Beşiktaş’ın kimliğini çözmek için âlim olmaya gerek yok. Yeni Beşiktaş, tam da Bern Schuster’in kafasında canlandırdığı şekilde hücum ağırlıklı kimyası ile gol bulmada sorun yaşamayacak fakat sahadaki en az dört oyuncunun takım savunmasında herhangi bir görev üstlenmemeleri nedeniyle rakibe de fazlasıyla gol şansı vereceğe benziyor.

Dünyadaki örneklerine baktığımızda, şayet savunma ve hücumdan birisine ağırlık vermek gerekirse, savunmayı ön planda tutanların daha başarılı olduğu görülüyor ama Schuster’in bu sistemdeki ısrarı, gerekli savunma tedbirleri alındığı takdirde Beşiktaş için hem yeni sezonlar hem de ülkemizin gurur kaynağı olarak başarıyla devam ettiği Avrupa macerasında bir şans da olabilir.