TFF'nin (veya kararı her kim verdiyse) yarım kalan derbi ile ilgili kararından daha önemlisi bu kararın nasıl karşılanacağıydı; o karşılama maalesef beklendiği gibi oldu. Fenerbahçe'nin lehine gibi görünen bu karadan sonra Beşiktaş cephesi "maça çıkmayacağız" diyerek gemileri yakma noktasına gelirken sarı lacivertlilerden hatırı sayılır yükseklikte bir ses çıkmadı.
Bir an için kararı aynı tutup tarafları değiştirelim. Bu durumda sizce Fenerbahçe taraftarının ve yönetiminin tepkisi bugün Beşiktaş'ınkinden, Beşiktaş taraftarının ve yönetiminin tepkisi de bugün Fenerbahçe'ninkinden farklı olur muydu? Yüzde doksan dokuz olmazdı. Kuvvetle muhtemel bu durumda, o sosyal medyada birbiri ardına yayımlanan ve kendi haklılıklarını gösteren fotoğraflar, videolar, yorumlar yüz seksen derece yön değiştirir, aynı kişiler aynı konuda şimdi iddia ettiklerinin tam tersini söylerdi. Demek ki bizim bizim sorunumuz kararlardan ziyade kararların bizim lehimize veya aleyhimize olması. Demek ki biz her defasında göğsümüzü gere gere bahsettiğimiz "adaletten" değil içinde bulunduğumuz ve her fırsatta onu güçlendirmekten geri kalmadığımız adaletsizlikten pay alma peşindeyiz. Eğer böyle olmasa bugün en azından bazı Beşiktaşlılar verilen kararı haklı, bazı Fenerbahçeliler de haksız bulurdu.
Yarım kalan derbi ile ilgili tüm bu taraf olma işlerinin haricinde çok net bir konunun üzerinde tarafların mutabık kalma şansı vardı; o da konuya siyasetçilerin müdahil olması. Belki Beşiktaş'ın aldığı cesur kararın en önemli nedenlerinden biri bu müdahale oldu ve eminin aynı siyasetçiler açıklamalarını Fenerbahçe aleyhine yapsalar bundan Fenerbahçeliler de aynı şekilde rahatsız olurdu. Fakat bu durumda dahi Fenerbahçeliler Beşiktaş'ın bu rahatsızlığına ortak olmadı.
Velhasılı kelam, maalesef farkında olarak veya olmayarak bir yaklaşım yanlışlığı girdabının içindeyiz. Maçlardaki en basit top kimden çıktı tartışmasından son derbide yaşananlara kadar her kararda doğrudan ziyade takımımızın yanında oluyor ve bunu hak, adalet, eşitlik gibi kavramlarla dile getiriyoruz. Önce görüp sonra karar vereceğimize önce karar verip sonra bu kararı desteklemek için sağdan soldan veri topluyor ve birbirimize verdiğimiz paslarla bunda hiç de zorlanmıyoruz. Sonuçta tüm bunlar işleri giderek içinden çıkılmaz hale getiriyor; var olan yangını büyütüyor.
Yarım kalan derbiden sonra ne karar verildiğinin, Şenol Güneş'in numara veya Fenerbahçe taraftarının taşkınlık yapıp yapmadığını gerçekten önemi yok çünkü başka bir karar verilseydi de aynı şekilde ayrılacak, kutuplaşacak ve tepki gösterecektik; sadece başka formalarla.
can.nizamoglu@gmail.com