A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Garip gelebilir ama bir derbiyi daha kaybetmekle kalmayıp sahada küçük duruma düşen Galatasaray’ın şampiyonluk şansının azalmadığına inanıyorum. “Ben başından beri Galatasaray’ın şampiyon olacağına inanmıyorum” diyorsanız bu kabul ama “3 hafta öncesine kadar açık favoriydi, artık değil” derseniz buna katılmam. Beşiktaş maçına çıkmadan önce sarı kırmızılıların şampiyonluk şansı neyse bugün de o çünkü Galatasaray’ın, Beşiktaş veya Başakşehir gibi deplasmanlardan puan çıkaramaması “normal”. Bu normalliğin nedeni Tudor’un takımının hücum kabiliyetinin gerekenden fazla, savunma yeteneğinin de gerekenden az olması. Bu özelliklere sahip bir kadro, taktik ve oyuncu tercihlerinden bağımsız bir şekilde, zayıf rakipleri affetmez, biraz dişlilere ise diş geçiremez; geride kalan 14 haftada olan da bu zaten.

Haberin Devamı

Bu koşullar altında Tudor’un takımının şampiyonluk şansı, zor maçları değil kolay maçları kaybedince azalır; örneğin önümüzdeki haftadaki Akhisarspor gibi.

Diğer taraftan Galatasaray’ın şampiyonluk şansını azaltacak birkaç risk daha var. Bunlar: ağır yenilgilerin ardından takımın motivasyonunun düşmesi, Tudor’un Beşiktaş maçında olduğu gibi anlaşılması zor oyuncu tercihleri (hem ilk on bir hem de sonradan girenler) ve Tudor’un görevine son verilmesi.

Yukarıdaki maddelerden son ikisi birbiri ile çelişiyor gibi görünse de, çelişmiyorlar. Galatasaray’ın bugünkü kadrosunun mimarı Tudor ve bugün Guardiola da gelse bu takımı daha iyi oynatamaz; en azından bu sene için. Fakat bu, Tudor’un derbide, 69’da Selçuk, 85’te Linnes demesi gibi anlaşılması zor işlere girişmesini gerektirmiyor. Velhasıl Galatasaray bu sene şampiyonluk yarışı içinde olacaksa bu, bugüne kadarki yapıyı koruyup Tudor’un “fantezi futbol” hevesinden vazgeçmesiyle olacak.

Fenerbahçe'nin Doğruları

Fenerbahçe’yi her koşulda eleştiren biri olma niyetim yok. Fakat özellikle kazanırken eksiklikleri dile getirmek sanıyorum daha değerli.

Hafızamız bizi hayatta tutan yegâne nimetlerden biri ama onun kontrolü elimizde değil. Bazen bazı şeyleri hiç unutmamak isterken unutuyor, bazı şeyleri de unutmak isterken unutamıyoruz; tıpkı Mehmet Topal’ın stoper oynadığı son maç gibi. O gün Fenerbahçe için tam bir facia, futbol oyunu için ise bir zaferdi. Çünkü Vardar karşısında Fenerbahçe tarihinin en ağır darbelerinden birini alırken, stoper özelliği olmayan bir oyuncunun stoper oynayamayacağı bir kez daha kanıtlandığı için futbol kazanmıştı.

Haberin Devamı

Kasımpaşa maçında Alper’in santrafor oynaması da aynı hesap oldu. Alper bir orta saha oyuncusu olarak dahi son vuruşları oldukça yetersiz bir oyuncu. Dilerseniz onun bir sezondaki gol ortalamasına bir göz atın. Alper’in son kupa maçında 3 gol atmış olmasına değinmiyorum bile; zira bu işler bu kadar kolay oluyorsa durum daha da vahim demektir. Velhasıl Alper hiçbir koşulda santrafor oynamaz; hatta Juliano dahi o bölgenin adamı değil. Bu durum Fenerbahçe 4 değil 8, Juliano 2 değil 4 gol de atsa değişmez. Kaldı ki Juliano’nun dünkü golleri pekâlâ o olması gereken yerde, forvet arkasında olsaydı da atabileceği gollerdi.

Haberin Devamı

Sözün özü, Fenerbahçe’nin geride kalan haftalardaki hatalarını tekrarlamaması, sahip olduğu potansiyeli skorlara yansıtabilmesi adına Juliano’nun forvet arkasında; Alper’in, oynayacaksa, sadece sağ kanatta; Valbuena’nın da özellikle iç sahadaki maçlarda sahada; Topal ve İsmail’in de yedek kulübesinde olması daha doğru olacak gibi görünüyor.

can.nizamoglu@gmail.com