Galatasaray’ın içinde bulunduğu kaotik ortam için Ali Turan’ı suçlayabilirsiniz, Mustafa Sarp’ı da, pek tabiî ki formu yerlerde olan Arda Turan’ı da.
Galatasaray’ın rakip ayrımı yapmadan her maçta gol yiyen savunmasını eleştirebilirsiniz ve tabi tek, çift veya üçlü forvetin gol atmak için en ufak bir çabası olmamasını da.
Fakat bunların hiç birisi değeri yüz milyon avronun üzerindeki sarı kırmızılı kadronun, sezonunun ilk iki maçından puan alamamasının sebebi değil çünkü ortada görünenden biraz daha büyük bir sorun var: Galatasaray havasını yitirmiş!
Dünkü doksan dakika boyunca şu durum çok rahat fark edildi ki meşin yuvarlak yeşil beyazlı ayaklara sarı kırmızılardan çok daha fazla yakışıyordu. Galatasaray, topa, rakibine oranla daha fazla sahip olsa da en ufak bir olumlu izlenim vermedi ve eminim maçı seyreden herkes içinden veya sesli olarak şu cümleyi sarf etmiştir: maç altı değil otuz altı dakika uzasa dahi Galatasaray’ın maçı çevirmesi mümkün değil.
Dün akşam Bursaspor en rahat deplasman galibiyetlerinden birini elde ederken –hatta geçen sene berabere biten maçta daha iyi oynamışlardı- bu başarıyı sadece Volkan veya Sercan’a mal etmek haksızlık olacaktır zira yeşil beyazlılar kalecisinden oyuna son dakikalarda dahil olan Steinert’e kadar tüm futbolcularıyla son derece dengeli ve organize bir ekip.
Arda-Kewell-Baros-Elano
Bu oyuncuların bir arada oynaması hem kulağa hem de göze hoş gelebilir fakat Galatasaray’da o sözüne ettiğim “hava eksikliği” o denli üst seviyede ki bu dörtlünün ortaya koyduğu görüntü onarın yanlarına Alex ve Guti bile dahil olsa golsüzlüğe çare olamazlar gibi.
Zaten satış listesinin ilk sırasındaki Elano’nun maçın yetmişinci dakikasında kurtarıcı olarak oyuna girmesi de Florya’da olayların ne denli garip ilerlediğinin çok net bir kanıtı. Brezilyalı oyuncunun takımdan gönderilmesi zaten yanlış bir karar fakat hem psikolojik olarak Galatasaray’dan kopmuş hem de fizik olarak çok yetersiz kalmış bir Elano’dan maço çevirmesini beklemek Rijkaard için bir çaresizlik göstergesinden başka bir şey değildi.
Neticede önemli olan Galatasaray’ın sezona tarihi kötü başlangıçlarından biri ile girmesi değil, sarı kırmızlı büyük takımımızın son üç senede günden güne kötü performans göstermesi. F. Rijkaard gibi futbol entelektüeli olan kişilerin ülkemizde olmaları hepimiz için büyük fırsattır ancak tek şartla bizim onlara duyduğumuz saygının en azından yarısını onlar da bizim futbolumuza duyacaklar.