A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ülkenin gündemi bir türlü ferahlamıyor. Hatta bazen ferahlık bir tarafa damarlarımızda sadece üzüntü dolaşıyor. Cuma günü Fenerbahçe, dün de Galatasaray bu sezon ilk kez taraftarlarının karşısına çıktıkları anda tüm konsantrasyonumuz onlara dönükken bu heyecanlı anları boğazımıza dizen şehit haberleri geldi ülkenin diğer ucundan.

Hâl böyle olunca bir anda “her şey fani” moduna geçip futbolu “boş” işlerin en tepesine koymak işten bile olmuyor. Bir tarafta yüreği elinde savaşan ve bu uğurda bu dünyadan göçüp giden askerler varken hangi maç, hangi çalım veya hangi gol konuşmaya değer olabilir?

Haberin Devamı

Fakat karalar bağlamanın da iyi bir yol olmadığını düşündüğün için, genel ve kısa da olsa naçizane bir şeyler yazacağım.

Fenerbahçe konuşmayı yeni öğrenen bir bebek gibi. Eskişehirspor karşısında “anne” ve “baba” demeyi başardı ve bu ebeveynleri ziyadesiyle memnun etti. Bu bebek henüz başka bir kelime söyleyemiyor ve cümle kurmaktan da çok uzak ama bu şartlar altında konuşmayı kısa sürede başaracak gibi görünüyor.

De Souza’nın gelmesi şart mıydı değil miydi tartışılır ama kendisi Topal’ın daha isabetli pas yapanı ve ayağına daha hâkim olanı gibi görünüyor. Onca önemli transfere ek olarak Diego’daki yükseliş de takıma yeni transfer etkisi yapmış. Sov ve Fernandao bilindikleri gibiler ve takımın yıllar sonra önde oynaması göze hoş geliyor.

Galatasaray yaz uykusundan uyanamamış. İkinci yarıdaki daha derli toplu oyuna rağmen Sergen Yalçın skoru korumaya dönük hamleler yapsa (ki aynı hataları gezen sezon da defalarca yaptı) Sivas’tan puan çıkarmaları çok zor olurdu. Burak baştan neden oynamadı, hiç anlaşılmadı zira takımda kendisinin ikamesi bulunmuyor.

Muslera’nın yediği goldeki hatası, başarılarına kıyasla devede kulak ve maçın adamı hiç tartışmasız Şedcu. Kamerunlu ilk yarıda ayakta kalan tek isimdi, doksan dakika boyunca da hiç bozulmadı.

Velhasıl lig fena başlamasa da ortamın kötülüğü her şeyin olduğu gibi futbolun da tadını kaçırıyor. Yapmaya çalıştığımız, güzel bir yemeği karanlık ve dar bir sokakta yemeğe çalışmak gibi bir şey; tat almamız imkânsız. Umarım sokağımız ve şehirlerimiz en kısa zamanda aydınlığa kavuşur.