A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Normalde bir taraftar, takımı kaybedince üzülür. Eğer üzülmüyorsa orada bir sorun var demektir; ya taraftarın kendisinde ya da takımında. Bugün çoğu Fenerbahçeli, kendilerinden hem maddi hem de manevi olarak defalarca kat daha geride olan Akhisar Belediyespor’a yenilmekten dolayı üzgün değil. Hatta iyi oynayanın kazandığı için adeta memnun. Bunca insan aynı anda yanılmadığına göre sorun onlarda değil, takımlarında.

Fenerbahçe geçen sene çok iyi bir sezon geçirdi. Herkesin takdirini alarak ve sezonun bitmesine haftalar kala şampiyon oldu. Zira o sene şampiyonluk yolundaki rakiplerinden Galatasaray iyi bir kadroya sahip olmasına karşın takım içi sorunlar yaşıyor, Beşiktaş ise takım içi uyumu üst seviyede olmasına karşın kalite eksikliği hissediyorken sarı lacivertliler hem kadrosu hem de takım içi uyumuyla rakiplerini kolayca geride bırakmıştı.

Haberin Devamı

Geçen sezon Fenerbahçe’de 10 numara eksikliği hissediliyordu, bu sezon öncesi Diego Ribas alındı. Fenerbahçe’ye gönül veren herkes işlerin bu kadar yolunda gitmesinden işkilleniyordu ki bu evham yerini haklı bir endişeye bıraktı zira geçen seneki şampiyonluğun mimarı teknik direktör kaşla göz arasında ve mantıklı bir sebep olmadan takımdan kovuldu.

Şöyle bir tablo düşünün. Şampiyonluk yolunda iki büyük rakibiniz var. Bunlardan biri yönetim sorunları yaşıyor, yeni bir teknik direktörle sezona merhaba demiş ve iyi gitmiyor. Diğeri ise geçen seneye göre aşama katetse de saha ve seyirci dezavantajına sahip, adeta her maçını deplasmanda oynuyor ve yine çok sıkıntılı. Bu ortamda siz ise son şampiyonsunuz. İyi bir kadro ve takım içi uyumunuz var. Yeni senenin de en güçlü şampiyonluk adayısınız. Sanırım bu durumda yapmanız gereken son şey bu ritmi bozacak bir hamle olur; mesela teknik direktörü göndermek. Böylesine bir durumun tanımı için Fransızcadan bir kelime almışız; sabotaj.

Aziz Yıldırım’ın inancına göre teknik direktörün takım üzerindeki etkisi yok denecek kadar az. Hatırlıyorum da o zaman gayet başarılı olan Zico’yu gönderme nedeni takımın “yürüye yürüye” şampiyon olamamasıydı. Sonra aynı bakış açısından nasibini diğer isimler ve en son da Ersun Yanal aldı. Ersun Hoca’nın suçu ise takımın zaten onsuz da şampiyon olacak olmasıydı.

Haberin Devamı

Bu bakışın bir formüla bir aracının pilotsuz gitmesi veya bir öğrencinin öğretmensiz okumasından bir farkı yok; Aziz Yıldırım’a daha yakın bir örnek vermek gerekirse de bir inşaatın müteahhitsiz yükselmesinden.

Bugün Fenerbahçe geçen seneki görüntüsünden çok geride ve bunun tek nedeni orkestranın şefsiz kalmış olması. Öyle bir şeydir ki, orkestra şefsiz olunca dünyanın en usta müzisyenleri de olsalar kimse ne yaptığını bilmez ve ortaya müzik değil sadece rahatsız edici sesler çıkar. Dün akşam Fenerbahçe’den çıkan sesler kulak tırmalayıcıydı.

Eğer Fenerbahçe’nin maddi sorunları olsa, kadrosu zayıf olsa veya taraftarı takımına yeterince destek vermese bu camia her türlü kötü durumu sinesine çeker. Fakat ortada bunların hiçbiri yokken Fenerbahçeli taraftarlar bu kötü durumu, Fenerbahçe yönetimi de destek ve anlayışı asla hak etmiyor.

Haberin Devamı

Son söz, Fenerbahçe takım halinde tel tel dökülürken ihaleyi tek bir futbolcuya yıkmak haksızlık olur ancak sarı lacivertlilerin Bekir İrtegün kadar bariz hatalar yapan bir stoperi hiçbir zaman olmamıştı.