A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Öncelikle şunu söylemek gerek: bu eşleşme Şampiyonlar Ligi 3. ön elemesi için çok fazlaydı. İkisi de grupları ayarında olan iki takımdan birinin bu turnuvaya veda edecek olması Şampiyonlar Ligi adına önemli bir renk kaybı. Bu eşleşmenin, Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yıllardaki Avrupa’dan men cezalarından kaynaklanan anormalliğini artıran bir diğer neden de hem Şahtar’ın hem de Fenerbahçe’nin kategorilerindeki en yüksek puanlı takımlar olarak birbirleri ile eşleşmeleri oldu. Nitekim bu eleme turundaki diğer takımlara göz atıldığında durum kendini çok rahat anlatıyor.

Haberin Devamı

Fakat hayat gibi futbol da acımasız ve bugün bu eşleşmenin şanssızlığından ziyade içerdiklerine ve yansıttıklarına odaklanmak gerek.

Şahtar’ın klasik bir Luçesku takımı olduğunu söylemeye hiç gerek yok. Kadrosunda yıllar itibariyle değişiklikler olsa da Ukrayna ekibinin Rumen teknik adamın DNA’larını taşıdığını anlamak için onları 15 dakika izlemek yeterli. Çok sıkı ve orta alan destekli bir savunma, ani atak yapabilecek çabuk oyuncular ve her şeyden önemlisi stoperinden golcüsüne kadar buram buram uyum kokan on bir oyuncu…

Bu “dişli” rakibe karşılık Fenerbahçe’nin elindeki koz her ne kadar onlar kadar birbiri ile uyum içinde olmasa da, yetenekli ayaklar. Zira Şahtar’ın sadece RvP değil Nani hatta Diego ayarında bir oyuncusu yok fakat çok iyi bir sistemi var. Bu açıdan iki takımı iki boksöre benzetmek mümkün; bir tarafta kapasitesi belli ama tecrübesi derya deniz olan, diğer tarafta da kapasitesi yüksek ama tecrübesi rakibininkinden oldukça az olan iki boksöre. Muhtemelen bu karşılaşma nakavttan ziyade puanla sona erecek.

Maç sarı lacivertli pencereden izlendiğinde ortaya çıkan tablo çok da iç karartıcı değildi. Zira herkesin yeni olduğu bir takımın en azından umut vadeden bir oyun sergilemesi, kahkaha attırmasa da yüzleri güldürdü. Kayer eli yüzü düzgün bir stoper, Nani her zaman kilit açabilecek bir silah, Fernandao güvenilebilecek bir santrafor olduğunu gösterdi. De Souza pek parlamasa, Sow kanatta uçamasa da elzem bir hata yapmadılar. Volkan da özellikle kendisine düşen işlerin fazla olacağı bu dönemde “bana güvenebilirsiniz” mesajını çok net verdi.

Haberin Devamı

Sadece savunmanın hem arkaya atılan toplarda hem de kanatlardan bu kadar çok açık vermesi, zaman ilacıyla tedavi edilmeyecek kadar önemli bir rahatsızlık olarak göründü. Bu durum takımın tek santraforla oynadığı senelerden sonra çok ofansif olmasının bir sonucu olarak görülebilir fakat gerek hazırlık maçlarında gerekse Şahtar karşısında verilen pozisyonlar hoşgörü sınırlarının biraz ötesine geçti.

Pereira için henüz yorum yapmak çok mümkün değil. Portekizli teknik adamın yüksek enerjisi ve iyi niyetinden şüphe yok fakat hem onun hem de öğrencilerinin yakın gelecekteki performansı kendisinin Yılmaz Vural ile Yürgen Klopp arasındaki yerini belli edecektir.

Velhasıl bir hafta içinde sarı lacivert ve turuncu testilerden biri kırılacak ve Şampiyonlar Ligi ya Fenerbahçe’nin yeni ve güzel kadrosunu ya da Şahtar’ın takım gibi takımını seyretmekten mahrum kalacak. “Tur şansı” diye bir ifade var aslında “tur olasılığı” anlamında söylenen. Fakat bu eşleşme için tur olasılığından ziyade tur şansı demek daha doğru. Zira olasılıkları eşit olan bu iki takımdan hangisinin yoluna devler arenası için devam edeceğini muhtemelen şans belirleyecek.