Şimdi oturup Young Boys’un ne kadar genç, koşan ve mücadele eden bir takım olduğunu mu söyleyelim? Yoksa topun yuvarlak olduğundan mı başlayalım? Veya hepsinden öte “olmayınca olmuyor” mu diyelim? Hayır! Tabirimi mazur görün ama söylenecek tek şey şu “sen eşek olduktan sonra semer vuran çok olur”
İsviçre ekibi elbette Fenerbahçe'den çok daha kötü bir takım ve sarı lacivertliler en az rakipleri kadar çok istiyordu turu geçmeyi. Fakat sarı lacivertlilerin sanki hiç hazırlık kampı yapmamışçasına dağınıklığı o denli barizdi ki tüm futbolcular doksan dakika boyunca sahada adeta teslim bayrakları elinde gezdi.
Maç içerisinde sarı lacivertlilerin kaç defa anlaşmazlık yaşadığını bir hatırlayalım veya top ayağında olan futbolcunun kaç defa çaresizce ellerini yanlara açıp akabinde de topu kaybettiğini. Aynı şekilde ikili mücadelelerde kaç defa rakibin üstün geldiğini de bir düşünelim. Tüm bunların ortak noktası sarı lacivertlilerin fiziksel olarak sahada ama ruhen bambaşka yerlerde olmasıydı.
Uzun lafın kısası dün akşam öyle bir Fenerbahçe vardı ki sahada adeta futbolcular uçaktan yeni inmiş, iki aydır hiç antrenman yapmamış ve ilk defa beraber oynuyor gibiydiler. Bu tabloda da bırakın pozisyona girmeyi üst üste üç kere paslaşmak bile mümkün olmuyor.
Böyle bir takım olursanız rakibiniz dokuz milyon değil dokuz yüz bin avro da olsa hiçbir şansınız yok çünkü futbol kâğıt üzerinde değil sahada üstün gelenlerin oyunu.
Camia Güvenini Kaybetti
Şu anda Fenerbahçe tamamen dipte. Belki kaybedilenler 23 milyon avro, prestij ve unvan olarak sıralanabilir ve bunların telafisi bir ölçüde mümkündür ama bugün Fenerbahçe kendine güvenini kaybetmiş durumda ve bu, kayıpların en büyüğü.
Young Boys’a, hem de öyle tek maçlık bir kazayla değil, iki maçta da felaket bir oyunla elenen Fenerbahçe’nin hangi geleceğinden ve nasıl söz edilebilir? Takım eksikti veya hazır değildi gibi mazeretler kimi ikna edebilir?
Sanıyorum Avrupa’da bu kadar çok para harcayan ve harcadığı para ile bu kadar ters orantılı başarı elde eden takımları listelesek ilk sıralarda kesinlikle bizim takımlarımız yer alır ve bunların arasında Fenerbahçe’nin yeri en azından ikincilik olur. Bu iş bu kadar zor mu?
Bursasporluların İkinci Takımı Fenerbahçe
Fenerbahçe’nin Bursaspor’a altın tepside bir şampiyonluk hediye etmesinin üzerinden daha üç ay bile geçmedi ki bu kez sarı lacivertliler yaptıkları manevi jesti bir de maddi olanla zenginleştirmek istediler. Zira Fenerbahçe’nin Y.Boys’a elenmesi sonucu Şampiyonlar Ligi’nin Türkiye payını tamamen yeşil beyazlılar alacak ve bu paranın onlar için ne denli çok olduğunu sanırım açıklamaya gerek yok.
Fener’in Ligi UEFA Avrupa Ligi
Fenerbahçeli değilseniz sarı lacivertlilerin elendiğine fazla sevinmeyin derim. Diğer taraftan Fenerbahçeli iseniz de hiç üzülmeyin çünkü bu takımın yeri Şampiyonlar Ligi değil! Elbette mevcut görüntü sarı lacivertlileri hiçbir şampiyonada barındırmaz ama muhtemelen UEFA Avrupa Ligi’nde, Fenerbahçe’nin maç kazanma olasılığı daha yüksek olacaktır.
Türk Futbolu Geri Gidiyor
Dün akşam Galatasaray ve Beşiktaş’ın rakiplerini farklı mağlup ederek tur atlamaları elbette sevindirici ama maçları izlediğimizde, daha ilk maçta işi bitirmemiz gereken rakipler karşısında bu denli zorlandığımızı görmek Türk Futbolu’nun geleceği için oldukça umut kırıcı. Takımlarımız her sene bir öncekinden daha çok para harcıyor ama her sene de bir öncekinden daha başarısız oluyor. Bu durumun birinci nedeni tabi ki market bile yönetemeyecek olmalarına karşın ülkemizin en büyük takımlarını yönetmeye çalışan yöneticiler.
Bienvenu Kaç Milyon?
Son söz olarak, yedi düvelde onlarca milyon avroya forvet arayan Fenerbahçe yöneticileri eminin değeri bir milyon dolar civarında olan Bienvenu ile ilgilenmezler bile. Ne zamanki transferin para değil takıma katkı olduğunu anlayacağız işte o zaman takımlarımızdan bir başarı beklemek mümkün olacak.