Baştan söylemekte fayda var; “benim takımım hiç yanlış yapmaz ve yanlışlar sadece rakip takımlara özgüdür” gibi bir düşünceye sahipseniz bu yazıyı okuyarak vakit kaybetmenize gerek yok. Veya aklınızdan “iyi de herkes böyle yapıyor” diyerek yapılan yanlışları savunmak geçiyorsa naçizane tavsiyem yine aynı olacaktır.
Boluspor, Ertuğrul Taşkıran’ı Fenerbahçe’den 1 milyon avro karşılığı transfer etti. Boluspor’un toplam takım değeri bu transfer öncesinde 6 milyon avro civarındaydı ve bu transferden birkaç gün önce Gaziantepspor’dan başka bir kaleci, Gökhan transfer edilmişti. Ayrıca bu transfer, Fenerbahçe’nin UEFA’ya futbolcu listesini bildireceği son günde gerçekleşti ve bu transfer sayesinde sarı lacivertlilerin yeni transferleri Valbuena ve Dirar oyuncu listesine eklenebildi. Bir de Boluspor rekor ücretle transfer ettiği Ertuğrul ile sadece bir yıllık sözleşme imzaladı ve transfer anlaşmasında Fenerbahçe’nin oyuncuyu geri alma seçeneği yer aldı.
Yukardaki verileri alt alta koyup toplayınca çıkan sonuç belli: bu transfer Fenerbahçe’nin finansal adil oyun kıskacından çıkması için yapıldı ve elbette çok büyük bir yanlışa imza atılmış oldu.
Aylar önce Tudor ile ilgili bir yazımda İngiltere’deki Starbaks davasından örnek verip oradaki savcının Starbaks yetkilisine “biz sizi yasal olmamakla değil etik olmamakla suçluyoruz” dediğinden bahsetmiştim; aynı durum burada da söz konusu. Bu iş için UEFA’nın Fenerbahçe’ye bir ceza vereceğini sanmıyorum, vermemesi de gerekir çünkü ortada kural dışı bir durum yok, sadece yanlışa kılıf uydurma var. Fakat kurallar esnetilmek veya onlara uymamaya kılıf uydurmak için değil onlara uyulması için varlar ve Fenerbahçe yönetimi bu “dâhiyane” çözüm ile hem büyük bir yanlış yaptı hem de büyük bir risk aldı.
Bu uğurda Galatasaray’ın Snayder’e önce astronomik bir ceza verip sonra affetmesi, Beşiktaş’ın çok yüksek ücretlere sattığı oyuncuları bir yıl sonra kadrosuna katmış olması veya Monako’nun, PSG’nin yaptıkları Fenerbahçe’nin de aynı yanlış yollara girmesini gerektirmediği gibi bunu meşrulaştırmıyor da.
Bir de bu etik dışı davranışa “iyi de bu iş sadece Avrupa ile ilgili, bu oyuncular ligde zaten oynayabilecekti, Avrupa için kulüplerin birbirini desteklemesi lazım. Bu nedenle bu konuyu fazla uzatmayalım” diyenler var. Bu, açıkça yanlışı örtbas çağrısı. Eğer yanlışı örtbas ederseniz bir süre sonra tüm yanlışlara bir kulp bulunacağından ortada hiçbir doğru kalmayacaktır.
Sadece sporda değil tüm işlerimizde en büyük eksikliklerimizden biri yanlış tanımımızın, yanlışın kim tarafından yapıldığına göre değişmesi veya kısaca her yanlışa yanlış diyememek. Teşhisi koyamayınca da tedavi olanaksız hale geliyor. Fenerbahçe’nin bu “askerlik” misali Ertuğrul operasyonu yanlıştır. Hayatta olmadığı gibi futbolda da başarıya giden her yol mübah değildir. Yeri geldiğinde etik, ahlâk ve adalet nutukları atan kulüp yöneticileri bu yaptıklarıyla tüm olumlu söylemlerini taca çıkarıyor, inandırıcılıklarını kaybediyor. Onlar bu işi dosdoğru yapmak zorundalar zira kimsenin yüz yıllık kulüplere leke bulaştırmaya hakkı yok.