Söze biraz Zankt Pauli’yi (St. Pauli) tanıtmakla başlamam gerek; takımdan önce semti…
Hamburg’u görmüş olanlar bilir, bu şehrin bir yandan diğer gelişmiş Alman şehirleri gibi organize ve güzel görünümlü bir yüzü, bir yandan da alabildiğine bohem, bir o kadar renkli ve alternatif tarafı vardır ve Zankt Pauli bu alternatif tarafın kendisidir. O semte girdiğinizde en küçük kafeden parklara kadar her şeyin farklı, insanların hem kıyafetleri hem de hal ve hareketleriyle bir başka olduğunu görürsünüz. Bu farklılığın temelinde, bu semtin limana yakın oluşunun ve yüzyıllar boyunca denizcilerin uğrak yeri olmasının çok önemli bir payı var ve başta gece hayatı olmak üzere, yeme içme, eğlence ve hayata bakış olarak sadece Almanya’nın değil belki de tüm Avrupa’nın geri kalanından farklı bir hale bürünmüş olan bu semt mevcut kimliğini bugün de “gururla” sürdürmekte.
Bu semtin bir de dillere destan futbol takımı, bu takımın da son derece ateşli, her maç tribünleri tamamen dolduran, yeni kombine kart almak isteyenleri yıllarca bekleten bir taraftar topluluğu var. Bu spor kulübü, semt ile o kadar özdeşleşmiş ki, maç günü tribünleri semtin sokaklarından ayırmak çok zor. Ve Milentor Stadı’nın açık tribünü, kulübün hayata bakışını özetleyen şu cümleyi barındırır: Nobody is illegal (kimse yasadışı değildir).
Özetle Zankt Pauli, kelimelerin tam anlamıyla bir spor kulübünden fazla; sol görüşlü, her türlü farklılığa açık (eski başkanları açık bir eşcinseldi), ırkçılık karşıtı, cinsiyetçilik karşıtı, faşizm karşıtı ve kült bir kulüp. İşte bu kulüpte uzun yıllardır forma giyen Cenk Şahin, geçen hafta Türkiye’nin Suriye’de yaptığı operasyonu destekleyen ve askerlerine iyi dilekte bulunan Instagram mesajı nedeniyle önce kadro dışı kaldı, sonra da sözleşmesi devam etmesine karşın takımla ilişkisi kesildi. Bunun nedeni olarak da kulübün her türlü savaşa karşı olması, bu mesajın kulüp değerleriyle bağdaşmaması gösterildi. Konu ile ilgili konuştuğum birkaç sıkı taraftar da kulübün hareketinin doğru olduğunu söyledi.
Bir açıdan bakarak değerlerin, kulübün en pahalı transferlerinden birini dahi bir celse de boşayacak kadar önemli görülmesini anlayabilir hatta takdir edebilirsiniz. Fakat bu işin doğrusu olayı biraz daha araştırmak, olan biteni sadece tek taraflı medya araçlarından değil farklı kaynaklardan dinleyerek Türk Ordusu’nun yaptığını daha iyi analiz etmek ve ondan sonra karar vermek olurdu. Kaldı ki değerleriyle övünen Zankt Pauli’nin anayasa sayılabilecek ilkelerinden biri de “insan ilişkilerinde tolerans ve saygı”dır ve hiç şüphe yok ki kulübün Cenk ile ilgili aldığı karar bu ilke ile hiç bağdaşmadı.
Aslında bu konunun Emre Can veya İlkay Gündoğan gibi Almanya’da hatta Alman milli takımında forma giyen oyuncularla da ilgisi var. Bu iki isim de, Cenk Tosun’un Arnavutluk maçı sonrası paylaştığı asker selamlı fotoğrafı Instagram üzerinde beğendikleri için ufak bir soruşturma geçirdi, sonra ikisi de beğenilerini kaldırdı ve muhtemelen geçen sene Mesut Özil’in başına gelenleri düşünerek tarafsızlık açıklamasında bulundu.
Tüm bu yaşananların gösterdiği şu ki hoşgörü ve saygı sadece sözcük olarak kalmamalı. Kötü ve zararlı davranışlar elbette cezayı hak eder ama hiç katılmasak da düşünce ve ifade özgürlüğüne izin vermek durumundayız; sadece Almanya değil tüm dünyada.
can.nizamogu@gmail.com