Carlos Carvalhal

Carlos Carvalhaloldukça kısa bir süredir Beşiktaş’ın teknik direktörü olmasına karşın dün akşam katıldığı televizyon programında bize kendisini uzun süre dinleme fırsatı verdi; yıllarca teknik direktörlük yapıp da hiç bir zaman bu şekilde bir programa katılmayan nice meslektaşının aksine. Öncelikle bu durum, özellikle de takımı haftayı yenilgiyle kapatmışken, Carvalhal’ın kendine olan güvenini, sözüne sadık oluşunu ve dürüstlüğünü gösteriyor ki bunlar bir teknik direktör için çok önemli artılar.

Carvalhal bizim alışık olduğumuz tipte bir teknik direktör değil. STSL’de görev yapan çoğu meslektaşının aksine o, vasat futbolculuk kariyerine akademik çalışmalar da eklemiş, kendini bu alanda da yetiştirmeye çalışmış farklı tipte bir teknik adam.

Zaten %100 Futbol’da kendisini beş dakika dinlemek bile onun mayasında farklı bir şeyler olduğunun anlaşılması için yeterli oldu. Portekizli teknik adamın program boyunca gerek takımı gerekse Türk Futbolu ile ilgili teşhisleri ve tespitleri oldukça yerinde olduğu gibi onun “bu maçı unutacağız” klişesinin aksine “Kayserispor yenilgisini unutmayıp ondan dersler çıkaracağız” gibi bu işin teorisine kafa yormamış dimağlardan çıkmayacak derinlikte bir cümle sarf etmesi, aldığı eğitimin boşa olmadığını kanıtlar nitelikteydi.

Yalnız belli ki Carvalhal sahip olduğu tecrübe ve bilgi birikimini futbolcularına aktarmakta sorunlar yaşıyor. Zira Portekizli teknik adam yaklaşık 13 senelik teknik direktörlük kariyerinde, tabiri caizse bir türlü dikiş tutturamamış ve çalıştığı hemen hemen tüm kulüplerden kendi isteği dışında ayrılmış. Bununla birlikte onun Beşiktaş ile ilgili açıklamaları ve sorunlara çözüm önerileri de kulağa oldukça mantıklı gelmesine karşın bu yaklaşımların henüz sahaya yansımamış olması kendisi adına olumsuz bir gösterge. Hatta yaptığı akademik çalışmaları “yüksek performanslı antrenman koşullarında toparlanma[1]” isimli bir kitapla taçlandırırken Beşiktaşlı futbolcuların, özellikle bu hafta, her şeyden önce yorgun görünmeleri 45 yaşındaki teknik direktörü, kendi söküğünü dikemeyen terzi durumuna soktu.

Ancak bu durum Carvalhal’ın ilelebet başarısız olacağı anlamına gelmiyor. Hatta Portekizli teknik adam, program boyunca kendisine sorulan sorulara verdiği “futbolcularımın bu haftaki kazanma arzusundan memnun değilim” gibi net yanıtlar ve Beşiktaş’ın paf takımından Guti’ye kadar tüm kadrolarını kapsayan doyurucu ve ileriye dönük açıklamaları sonucunda kendisine zaman tanındığı takdirde başarıya ulaşacağı yönünde bir izlenim uyandırdı. Kaldı ki Carvalhal, Fuat Çapa, Abdullah Avcı veya Michael Skibbe gibi bu işin mürekkebini yalamış kişilerin teknik direktörlük mesleğinde başarılı olma olasılıkları formasını asar asmaz takım elbisesini giyip yedek kulübesinde kendine yer bulan meslektaşlarına kıyasla her zaman daha yüksek olmuştur.

Dolayısıyla Carlos Carvalhal şayet önemli bir kısmı ile aynı dili konuştuğu futbolcuları ile gerekli iletişimi sağlayabilir ve doğru bir frekans yakalayabilirse onun başarılı olmaması için hiç bir neden yok. Çünkü çeşitli kulüplerde 15 sene futbol oynamış, oynadığı mevki (stoper) itibariyle sahayı diğer arkadaşlarına oranla çok daha geniş görebilme imkanına sahip olmuş ve olması gerektiği gibi bu pratik tecrübelerini teorik çalışmalarla da desteklemiş Portekizli sadece cv’si ile dahi bizim teknik direktörlük ortalamamızın çok üzerinde bir konumda.

http://twitter.com/cannizamoglu

can.nizamoglu@gmail.com