Son yıllarda Beşiktaş deyince akla gelen ilk özellik mücadeleydi. Öyle ki şampiyonluk mücadelesi verdiği rakiplerinde olan yıldız ayaklara sahip olmasa da siyah beyazlılar, daima gösterdikleri üstün mücadele ile ön plana çıkıyor ve bu özellik sayesinde şampiyonluk sevinci yaşıyordu.
Bu mücadeleci takıma iki de usta ayak eklenince bu sene Beşiktaş için işlerin beklenenden de iyi gideceği düşünüldü fakat önce usta ayakların susması sonra da takımın mücadeleci kimliğinden uzaklaşması var olan olumlu düşüncenin yerini önce endişeye sonra da büsbütün korkuya bırakmasına neden oldu.
Kasımpaşaspor karşısındaki Beşiktaş’ta Ernst, Nihat ve Ersan dışında ayakta durabilen başka bir futbolcu yoktu. Böylesine hazırlıksız ve güçsüz bir durumda adınız Guti veya Quaresma olsa dahi yapacaklarınız oldukça sınırlı oluyor nitekim iki oyuncu da (Sakatlıktan yeni çıkan Q7 bu konuda biraz daha masum) geldikleri günden bu yana en kötü performansı dün akşam sergiledi.
Takım halinde sahada var ile yok arasında bir yerlerde bulunan Beşiktaş karşısında, her maçta rakiplerine ziyadesiyle gol pozisyonu veren gol yollarında sıkıntı çeken Kasımpaşaspor dahi iyi ve organize bir takım gibi göründü.
Guti penaltıyı kullanmak için topun başına geldiğinde İspanyol oyuncunun topu ağlarla buluşturamayacağını düşünmeyen sanırım yoktur. İşte Guti’nin eleştirilmesi gereken nokta da bu: kötü oynaması değil izleyenlerde penaltı kaçıracak hissi uyandıracak kadar güçsüz ve etkisiz olması. Guti ve Quaresma için bu yargıda bulunmak için henüz erken fakat bundan önce birçok yıldızın ligimize geldikten sonra yeterince çalışmadığına ve kendilerine eskisi gibi bakmayıp form düşüklü yaşadıklarına şahit olunca aynı durumun Beşiktaş’ın yıldızları için de geçerli olup olmadığını düşünmemek imkânsız. .
Bugün takımlarımız Porto’ya gıpta ile bakıyorsa bunun nedeni Porto’nun onlardan daha kaliteli bir kadrosu olması değil mavi beyazlıların bir şekilde futbolculara rekabet ortamını hissettirmiş ve onları ellerinden geleni göstermeye mecbur bırakacak şartlara sahip olmasıdır. Bir başka deyişle Porto’ya giden futbolcular burada ellerinden geleni yaparak hem takımlarına hem de kendi kariyerlerine mümkün olan en büyük katkıyı sağlamaya çalışırken Türkiye’ye gelen yabancılar, nedendir bilinmez, adeta bir emekli havasına giriyor.
Ersan Gülüm
Beşiktaş için son haftalarda işler hiç de iyi gitmezken bu haftalarda siyah beyazlıların yüzünü güldüren en büyük gelişme Ersan’ın yükselen performansı. Ersan’ı bu kadar kısa sürede gündeme taşıyan özellikleri, bir stoper olmasına karşın sahip olduğu hız, çabukluk ve en önemlisi teknik. Savunma oyuncuları büyük çoğunlukla ağırdır ve çok azının topu oyuna sokma becerisi vardır. Fakat Ersan hem Porto hem de Kasımpaşaspor maçındaki görüntüsüyle yukarıdaki özelliklerin tamamına sahip ve gelecek vadeden bir oyuncu olarak dikkat çekti.
23 yaşındaki oyuncu bu formunu sürdürdüğü sürece sadece siyah beyaz değil, ay yıldızlı formayı da kolaylıkla giyecektir, tabi kendisi Avustralya Milli Takımı’nı tercih etmediği takdirde.
Son olarak Yıldırım Demirören'in maçın ikinci yarısını ilk yarıda izlediği yerden başka bir yerde izlemesi oldukça ilgi çekiciydi. Bunu basit bir "uğur" olarak görmek mümkün ama bana kalırsa her uğur denemesi bir güvensizlik işaretidir ve bu hareketi bir başkanın yapması onun hem icraatlarına hem de sahadaki futbolculara güvenmediğini gösterir.