A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Babam koyu Fenerbahçelidir. Çok heyecanlandığı için derbileri izleyemez ve bu maçlar sırasında çoğunlukla geceleri Ankara’nın en sessiz yerlerinden biri olan Anıtkabir etrafında yürüyüşe çıkar. Onu dünkü maçın ardından aradığımda, ilk yarı sonunda kendisini yine sokaklara attığını öğrendim. Bir derbi olmamasına rağmen onun maçın heyecanına dayanamamasına neden olan şey elbette Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki kötü oyunuydu.

Aslına bakılırsa Fenerbahçe’nin bu seneki kıyasıya yarışta an itibariyle rakiplerinden geride değil önde olması gerekirdi. Zira sarı lacivertliler sezona, geçtiğimiz yılı rakiplerinin açık ara önünde tamamlamış “hazır” bir kadro ile başladı. Fakat bu avantaj kullanılamadığı gibi Fenerbahçe’nin otuz haftalık performansı da taraftarını hiç tatmin etmedi. Bu durumun başlıca nedenleri şu şekilde:

Haberin Devamı
  • Diego’dan çok geç faydalanıldı.
  • Emenike’de gereksiz yere çok ısrar edildi.
  • Forvetlerde genel bir form düşüklüğü oldu.
  • Futbolcular özellikle kolay görünen maçlarda konsantrasyon sorunu yaşadı.
  • Geçen seneye göre daha da yaşlanan takımın yedek kulübesi güçlendirilmedi.

Bu açıdan bakıldığında eleştirilerin merkezinde İsmail Hoca yer alıyor. İsmail Kartal’ın teknik direktör olarak ilk yılında olmasından dolayı acımasızca eleştirilmesi doğru değil fakat onun Emenike ısrarının da açıklanabilir hiçbir tarafı yok. Bu konu ile ilgili “onun oynamasını Başkan istiyor” söylentilerini bir kenara bırakıyorum ama artık taraftarın dayanamayıp bilfiil müdahale ettiği ve her hafta kendisinin haksız çıktığı bir olayda bu kadar ısrar ederek, bir oyuncuyu kazanma uğruna, ki bu yönde de en ufak bir sinyal alamıyorum, takımı kaybetmeye mahkum etmek hiç de akıl kârı bir iş değil.

Bekir İrtegün

Benim eski yazılarıma hasbelkader rastlamış olanlar Bekir ile ilgili düşüncemi biliyorlardır. Tek cümle ile söylemem gerekirse Bekir futbolu çok iyi bilen ve teknik direktörlük anlamında çok umut vadeden bir isim ama futbolcu olarak Fenerbahçe forması ona tem sekiz beden büyük.

Pier Vebo

Vebo bu sene Fenerbahçe’ye çok büyük katkı sağlıyor. Fakat onun bu ayakta alkışlanacak özelliğinden daha çok takdire şayan bir yönü varsa o da karakteri. Futbolcuların yüzde ellisi, sonradan oyuna girdikleri ve iyi oynadıkları haftadan sondaki hafta adlarını ilk on birde göremeyince kapris yapar. Bu olay iki kere olursa kapris yapanların oranı yetmişlere çıkar, üç kere olursa da doksanlara. Eğer aynı durum üçten de fazla olmasına rağmen hâlâ sorun yaşamıyorsanız elinizde Vebo gibi çok sağlam karakterli bir futbolcunuz var demektir. Bu saatten sonra Vebo’yu oynatmamak artık kul hakkına girer.

Haberin Devamı

Sergen Yalçın

Sergen’in takımına açık futbol oynatmak istemesine kimse bir şey diyemez. Fakat öncelik zevkli maçlar izlettirmekten ziyade puan kazanmaksa, bu açık futbolun daha ziyade kendine denk rakiplere karşı uygulanması gerekir. Nitekim Sivasspor’un üç büyük takıma da yenilmesi tesadüf değil. Yıldız futbolcuların futbol algıları teknik direktörlerin algılarından çok farklıdır ve bu iki algı büyük oranda çelişir. Bu nedenledir ki yıldız futbolcuların iyi bir teknik direktör olması nadir görülen bir durumken vasat futbolcular daha başarılı teknik direktörler olabilirler. Velhasıl Sergen’in futbolcu mantalitesini bir kenara bırakmadıkça teknik adamlıkta başarılı olması çok düşük bir olasılık.

Haberin Devamı

Özetle, Fenerbahçe’nin bu sene ayakları yere bir türlü basmadı. Özellikle son iki haftada dört kere yenik duruma düşülmesi ve kalede beş gol görülmesi hem utanç verici hem de onur kırıcı. Fakat bu iki maçın kazanılmış olması takımın potansiyeli ve isteği konusunda olumlu sinyaller veriyor. Bu sinyalleri görmekle birlikte İsmail Kartal’ın artık kalan son yüz metrede tökezlememek ve babamı boş sokaklarda yürümek zorunda bırakmamak için özellikle son iki maçtan gerekli dersleri çıkarması şart.

can.nizamoglu@gmail.com

twitter:_a_c_n_