A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Fenerbahçe’nin grubundaki son maçta aldığı farklı yenilgiyi bir tarafa bırakırsak hem Galatasaray hem de Fenerbahçe Avrupa’da bulundukları gruplardan çıkmayı başararak ülkemize, pek de alışık olmadığımız şekilde, çifte mutluluk yaşattı.

Bu tarihi başarının sahipleri zaman zaman zorlansalar da istenen neticeye ulaştılar ve ayrı ayrı mercek altına alınmayı fazlasıyla hak ettiler.

Galatasaray

Gruplar belirlendikten sonra yapılan ve hedefin grup liderliği olması gerektiğini söyleyen “ezber” yorumlar bir tarafa, Galatasaray, Şampiyonlar Ligi ölçeğine göre oldukça makul bir gruba düşmüştü. Fakat takımlarımız henüz herhangi bir Avrupa maçına “kolay” sıfatını verebilecek seviyede olmadığı için sarı kırmızılıların bu nispeten güzel gruptan çıkması hiç de rahat olmadı.

Haberin Devamı

Galatasaray’ın gruptaki performansını değerlendirirken sadece bir puan alınan ilk üç maçın mı yoksa tam dokuz puan alınan ikinci üç maçın mı göz önüne alınması gerektiği uzunca bir tartışma konusu fakat sanıyorum en doğru yaklaşım geride kalan altı maçın bir bütün halinde düşünülmesi.

Bu açıdan bakıldığında Galatasaray’ın maçların kendi içinde de, altı maçın genelinde de bir standart yakalayamadığını söylemek mümkün. Nitekim son Braga maçının ilk ve ikinci yarısı asında da, ilk Manchester United maçı ile İstanbul’daki Braga maçı arasında da sarı kırmızılıların performansı açısından çok önemli bir fark vardı.

Galatasaray bu anlamda, tıpkı kutup iklimi ve ılıman iklimin hava akımlarının savaşı arasında kalan ve nasıl geçecekleri bu iki akımdan hangisinin galip geleceğine bağlı olan İngiltere mevsimleri gibi öngörülmesi zor bir portre çizdi. Zira Selçuk’un ara pasları ile rakip savunmaya öldürdüğü, Dany ve Semih’in dikkatli olduğu, Melo’nun savunmaya da hücuma da yardım ettiği, Hamit’in Almanya günlerinden esintiler sunduğu, Burak’ın nice Avrupalı meslektaşlarına taş çıkarttığı zamanlarda da; savunmanın bütün halinde tel tel döküldüğü, Melo ve Selçuk’un kayıplara karıştığı, Hamit’in tanınamadığı, genel olarak pozisyon bulmakta zorlanıldığı ve yakalanan pozisyonların cömertçe harcadığı zamanlarda da o takımın adı Galatasaray’dı.

Haberin Devamı

Sarı kırmızılıların grup maçlarına hiç şüphesiz damgayı attığı altı golle Burak Yılmaz vurdu. Geçmişi göz önüne alındığında Galatasaray’da ustalık dönemini geçiren Burak, herkesin gözü önünde vasat bir kanat oyuncusunun nasıl komple bir santrafora dönüştüğünün ve bir futbolcu için çalışmanın ne denli önemli olduğunun mükemmel bir örneğini gösteriyor. Artık rakipleri için enikonu bir tehlike olan Burak şu an Arsenal’e gitse bırakın sırıtmayı oldukça iş yapacak seviyede.

Şampiyonlar Ligi’nde buraya kadar olan süreç Galatasaray’ın elindeydi. Çünkü sarı kırmızılıların sahip oldukları potansiyeli sahaya yansıtmaları onları gruptan çıkarmaya yetecekti ve yetti de. Fakat tümü gruplarında lider olan olası rakipler göz önüne alındığında bundan sonrası Galatasaray’dan ziyade karşılaşılacak rakiplerin performansına bağlı. Bir başka deyişle, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi macerasına devam edebilmesi için kendi gücünü sahaya yansıtmasının yanı sıra güçlü rakiplerinin de iki maçta bizi memnun edecek, vasat bir görüntü içinde olmaları gerek. Bu açıdan bakıldığında Galatasaray’ın Ocak ayında kadrosuna takviye yapması gerektiğini düşünmüyorum çünkü gelecek bir veya iki oyuncu kısa zamanda Galatasaray’ı, seri başı takımları yenecek seviyeye getiremeyeceği gibi onlara verilecek para da bu işin cabası olacaktır.

Haberin Devamı

Fenerbahçe

Fenerbahçe’de son maçta ve İstanbul’da alınan farklı yenilgi keyifleri kaçırsa da bu durum sarı lacivertlilerin grup maçlarını oldukça başarılı bir şekilde tamamladıkları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Nitekim, son maçta sadece iki as oyuncu ile sahaya çıkabilmek, grup liderliğini önceden garantilemiş olmanın getirdiği ve genellikle Avrupa’nın dev takımları tarafından hayata geçirilen bir lüks. Bu anlamda sarı lacivertlilerin de bu sene Avrupa’da önemli bir başarı elde ettiğini söylemek gerek.

Fenerbahçe’nin grup maçlarındaki başarısının ardında kalabalık ve pas yapabilen orta sahası ile Mehmet ve Meireles ikilisinin hem savunmaya destek olurken hem de hucümda değişken bir yapıda oynamaya çalışan arkadaşlarına katkıda bulunması yatıyordu. Nitekim bu sistem rakibe haddinden fazla pozisyon vermeyi önlerken savunmanın kalabalık olması nedeniyle de geri dörtlünün işini kolaylaştırdı.

Sarı lacivertlilerin eksilerinin başında ise yedek oyuncuların bekleneni vermekten oldukça uzak olmaları var. Zira özellikle maçların sıklaştığı dönemlerde as futbolculardan formayı alabilecek durumda olmak her genç futbolcu için son derece önemli bir hedef olduğu gibi takımın dinlendirilmesi için de çok önemli bir faktör. Ancak gerek Pendikspor gerekse son M’Gladbach maçında görüldüğü üzere bu futbolcular zor zamanlarda sorumluluk alabilecek ve aslarını aratmayacak durumda değiller.

Durum bu olduğu sürece Aykut Kocaman’a genç futbolcuları yeterince oynatmaması konusunda bir eleştiri yapmak doğru olmaz ancak Kocaman’ın da bu as-yedek arasındaki uçuruma bir çare bulması da şart.

Sarı lacivertliler için bundan sonrası, Galatasaray’dan farklı olarak, şans ve gösterecekleri performans ile ilgili. Bir başka deyişle Fenerbahçe’nin olası rakipleri arasında hiç istenmeyenler de var, görece tercih edilebilecekler de. Bu nedenle Fenerbahçe’nin Ocak ayında yapacağı bir stoper ve bir ileriye dönük orta saha takviyesinin takıma çok büyük katkısı olacaktır.

Sonuç olarak Fenerbahçe ve Galatasaray bu sene Avrupa’da önemli bir başarı elde etti. Bugün bu başarılar ne azımsanmalı ne de abartılmalı. İki takım da kendilerinden bekleneni yerine getirerek adlarını Şubat ayına yazdırmayı başardılar. Umarım o isimler bahar sonuna kadar UEFA’nın maç listesinde yazılmaya devam eder.

can.nizamogluqgmail.com

Twitter: _acn_