A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bugünlerde milyonlar havalarda uçuyorken futbolcusuna, hem de yabancı olanına, öğle yemeği için bir tost ve ayrandan fazlasını almamasının nedeni cimrilik değil kulübün parasını kullanırken titreyen elleriydi Süleyman Seba’nın. Çünkü o çok iyi biliyordu ki kulübün kasasındaki her kuruş, harçlığından arttırıp maça giden öğrencinin, boğazından kesip forma alan memurun, gezmeye değil futbolcu karşılamaya giden taraftarlarındı; kutsaldı.

Onun zamanında ve onun olduğu yerde futbol paraya hükmederdi, para futbola değil. Kendi kulübü kadar rakibi de sevmek ve saymak paradan daha değerli, hırstan daha güçlüydü. Bugünkü gibi kazanma duygusu diğer bütün duyguları ezip geçen bir silindire dönüşmemiş, yenmek veya yenilmek anlamını yitirmemiş, aksine, neredeyse eşit değerdeydi. Rakibini rencide etmemek için şampiyonluk sevinci kursaklarda tutulur, rakibin yas tuttuğu bir anda sevinilmezdi.

Haberin Devamı

Sonra Ahmet durdu Seba gitti…

Bitmek tükenmek bilmeyen hırsla; sevgisizlik, saygısızlık ve mutsuzlukla; akılları donduran bir yobazlıkla ve en kötüsü de futbol maskesi altında dönen o dev dişliler koskoca Seba’yı da yuttu. O koca yürekli adam ıslıklandı. Protesto edildi. Ömrünü adadığı, tırnaklarıyla kazıyarak bir yere getirdiği kulübünün stadından göz yaşları içinde ayrıldı; bir daha dönmemek üzere.

Birinin nasıl biri olduğunu öğrenmek için onu dostlarına değil rakiplerine sormak gerek ve bugün rakipleri Seba için göz yaşı dökmekten konuşamayacak durumda.

Ona ne mutlu ki bu yalan dünyaya sadece hoş bir seda değil, kalplerde her zaman hissedilecek sıcak duygular, zihinlerde hiç kötüsü olamayan anılar ve dudaklarda onun için hep tekrarlanacak dualar bıraktı. Sadece futbolculara nasıl futbolcu, taraftarlara nasıl taraftar, yöneticilere nasıl yönetici olunacağını değil tüm insanlığa nasıl insan olunacağını gösterdi ve kalp kırmamanın bu hayattaki en büyük erdem, bunu yapabilenin de en büyük adam olduğunu.

O artık başta can-ı Beşiktaş’ı olmak üzere tüm maçları başka bir locadan seyredecek. Onun adını statlara, tesislere vermek veya heykellerinin daha büyükleri dikmek iyi ama asıl önemli olan onun gönlünün temizliğine erişmeye çalışmak. Kulüp başkanları bir söz söylemeden, taraftarlar harekete geçmeden, futbolcular birbirlerinin üzerine yürümeden önce bir an durup onu düşünseler, yeter!

Haberin Devamı

Can.nizamoglu@gmail.com