A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dik Advokaat’ın Fenerbahçe’de uzun yıllar geçirmeyeceği malum. Hollandalı teknik adamla hem akşamdan sabaha hem de sadece bir yıllık sözleşme imzalandı. Fakat sahip olduğu iş disipliniyle Advokaat tüm bu olumsuzluklara karşın sarı lacivertlilere elinden geldiğince katkı sağlamaya ve takımının içinde bulunduğu koşullardan en iyi sonucu çıkarmasına yardımcı olmaya çalışıyor; konsantrasyonunu koruyabildiği ölçüde.

Hollandalı teknik adam göreve geldiğinde önce kendisine anlatılanlara göre maç kadrolarını oluşturdu, o sıralar diziliş genellikle 4-3-3’tü. İstenilen sonuçlar alınamayınca Salih, Alper ve Şeşu gibi isimlerin üzeri çizildi, Emenike ve Stoh bekleme odasına alındı. İyi kötü bir on oluşturuldu ve zorunluluklar dışında bu on bir değiştirilmedi. İşler biraz rayına oturmuş gibi görünürken yine kötü sonuçlar gelince Advokaat bu kez kadroya RvP ve dünkü maçtaki Şesu gibi müdahalelerde bulunmaya başladı; yaklaşım “rakibe göre kadro”ya, Ozan'ın sakatlığından sonra diziliş de 4-2-3-1'e döndü.

Haberin Devamı

Aslına bakılırsa bu son yaklaşımın sahaya nasıl yansıdığını Karabükspor maçına bakarak değerlendirmek doğru olmaz zira maçın üçte biri tamamlanmadan rakibin bir kişi eksik kalması konuk takımın hem planlarını hem de moralini bozdu. Üstüne üstlük Tudor’un her şeye karşın hücumcu anlayıştan vaz geçmemesi Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü ve zor olması beklenen karşılaşma Fenerbahçe için bir atak antrenmanına dönüştü.

Lens, Fenerbahçe’nin kısır kadrosunun en önemli kozlarından biri. Hollandalı oyuncu Volkan’ın etkilisi, Alper’in hızlısı. Topu alır almaz rakip kaleye gitmesi ve bunu iyi bir şekilde yapmasının karşılığını gol, asist, penaltı, faul veya rakibin kart görmesi şeklinde alıyor Lens. Nitekim Fenerbahçe’nin Lensli ve Lenssiz maçlardaki performansına bakıldığında Hollandalının olumlu etkisi açıkça görülecektir.

RvP için aslında söylenecek özel bir söz yok. Onun bugüne kadar oynamamış olması oldukça şaşırtıcıydı. Hollandalı için elbette hâlâ eski günlerine döndüğünü söylemek olanaksız fakat en azından biraz hareketlenmiş ve biraz hareketlendiğinde dahi neler yapabileceğini göstermiş olması hem kendisi hem de takımı adına çok önemli bir gelişme.

Haberin Devamı

Özellikle fark açıldıktan sonra Fenerbahçeli taraftarlar, artık kendisi için enikonu endişe duydukları Salih’in oyuna girmesini bekledi. Fakat Advokaat üç oyuncu değişikliğinin hiçbirinde genç futbolcuya şans vermedi. Salih’in şu an hem fiziksel hem de ruhsal açıdan nasıl olduğunu kestirmek zor fakat RvP’nin uzun süre “hazır olmama” nedeniyle kenarda bekletilip bu sıralar takıma katkı sağlayan bir şekilde dönmesinden sonra aynı durumun bugün Salih için geçerli olması, Salih’in de hazır olduğunda oynayacağı ve takımına katkı sağlayacağı konusunda sarı lacivertlilere umut veriyor.

Advokaat maçtan sonra Perşembe günü ile ilgili sorulan soruya yine “kaybedecek bir şeyimiz yok” yanıtını verdi. Rakip Mançester değil Barselona da olsa ve bu maç iki takımın da herhangi bir iddiasının kalmadığı bir ortamda dahi oynansa Fenerbahçe’nin rakibine yenildiği takdirde her zaman kaybedeceği bir şeyi vardır; bu bazen puan bazen de prestijdir. Bu nedenle, her ne kadar Perşembe günün açık ara favorisi rakip takım olsa da Fenerbahçe’nin maça çıkarken aklındaki düşünce “kaybedecek bir şeyimiz yok”tan ziyade “kazanacak çok şeyimiz var” olmalı.