08.11.2023 - 12:31 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Böyle özel maç günlerinden önce rakiplerin analizini yapmak çok önemli ve de değerli. Analizin değeri, teknik adamların farkını da belirliyor. Kocaeli teknik patronu Ertuğrul Sağlam futbolcularına adeta Göztepe’yi ezberlettirirken sarı kırmızılıların 11’nin ise oyun alanında böyle bir kaygısı olmadığını gözlemledik ve de sonunda içimiz yandı, umutlarımız yara aldı... Söz gelimi Göztepe’nin sol kanadında ilk kez yer alan genç Ensar teknik düzeyi yüksek, nitelikli bir futbolcu lakin onu alanda işlevsiz kılan Kocaeli sağ beki Oğuz da bu ligin en deneyimli nitelikli futbolcularından! O nedenle Ensar oyundan alınıncaya kadar topa sadece bir kaç kez dokundu. Ötesi yok! Bu özel tek analizi çoğaltmamızda olası. Hadi, Tijanic sakat, sarı kırmızılıların oyun alanı dizilişi niye Keçiören maçını kazanan oyunculardan oluşmadı? Niye Yunus Emre ve Ümit Akdağ kulübede? Ve o savunmadaki rahatlık Kocaeli’nin tüm köşe atışlarının Göztepe kalesinde sorun oluşturmasının nedeniydi.
Harika kafa golünü atan Emir Ortakaya’yı yeni mi tanıyordu Göztepe savunması?
Bilmek değil uygulatabilmek başarı getirir. Uygulayabilmek içinde yeterli istek olmalı. Onu göremedik. Böyle günleri rakiplerinizi yenerek aşabilirseniz onlarda giderek sizin gücünüzü kabullenirler. Bu ligde ülkenin hiç bir yerinde tribünler böylesine kalabalık, canlı, coşkulu ve de yaratıcı değil. Oyun alanı bu büyük değeri akılcı yorumlayamıyor. Bu taraftar kitlesi önünde rakibini golsüz göndermek sindirilebilecek bir sonuç değil. Tamam, Kocaelispor kolay lokma değil ama Göztepe de Kocaelispor’u halt edebilecek bir oyun sergileyemedi. Yapamadığınız atışları asla sayıya çeviremezsiniz. Nihayetinde üzüldük. Yakınmamız ondandır.
Fatih Tanfer: Göztepe, Kocaelispor karşısında maçı kazansa büyük bir avantaj elde edecekti. Gürsel Aksel’i dolduran binlerce taraftarı inanılmaz bir destek verdi. Ancak maç sonu hayal kırıklığı yaşadı.
Cezalı Ogün ve sakatlığı bulunan Tijanic oyun alanında değildi. Ancak Ümit ve Yunus Emre’nin neden oynayamadığına anlam veremedim.
Nilsen, sağ bek oynayıp son derece etkisiz kaldı ve takımın gücünü azalttı. Maalesef teknik adam Kokovic yaptığı yanlış tercihlerle takımın balansını bozdu.
Orta alanda istenilen tempo yoktu. Ahmet, Celil ve Yalçın çok pas hatası yaptı. Göztepe, ikinci yarıda oyunu kontrol altına aldı. Ancak bol yan ve geri pas takımın dengesini bozdu. Orta alandaki yaratıcı oyuncu eksikliği net bir biçimde yine görüldü. Kazanmak için futbolun doğrularını yapmak şart. Maç boyunca Göztepe’nin 3 şutu ve Atınç’ın auta çıkan kafa vuruşu hariç istenilen pozisyonlar bulunamadı.
Taraftarın coşkusu ve de hırsı maalesef futbolcularda yoktu. Bireysel yetenekleri açısından da en verimsiz maçlarıydı. 5 hafta önce yazmıştım. Tekrar yazmakta yarar görüyorum. Göztepe’nin Süper Lig’e çıkmak adına pas yüzdesi, teknik kapasitesi ve fizik gücü yüksek orta alan oyuncusu ve hücuma da skor üretecek çabuk ve adam eksilten oyunculara ihtiyacı var... Bir mağlubiyetle umutsuzluğa gerek yok. Takım halinde enerjisi, fizik gücü ve heyecanı artmış Göztepe Süper Lig’in en kuvvetli adayıdır.
Mehmet Demirtaş: Göztepe ile Kocaelispor maçı her iki takım içinde çok değerliydi. Güçlü taraftarı ve de 5 haftalık performansıyla maçın favorisi elbette Göztepe’ydi. Ancak maçın ilk 15 dakikasından sonra arzuladığımız Göztepe’yi sahada göremedik. Kocaelispor ilk 15 dakika rakip kaleye gelmekte çok zorlandı ve atak yapmadan öne geçti...
Kısaca 5’te 5 yaparken kalesinde gol görmeyen Göztepe, maçın genelinde akıllı oynayan, terinin son damlasına kadar savaşan Kocaelispor’a teslim oldu. Rakip öne geçene kadar oyun anlamında vasattı, ürkekti. Golden sonra özgüvenle iyi oynadılar. 11. haftada en önemli maçta ilk kez görev alan kaleci Gökhan yaptığı iki kurtarışla üç puanda önemli rol oynadı.
Ertuğrul Hoca’nın ilk 11 tercihi, taktik planı, hamleleri yerindeydi. Ancak Göztepe Teknik Direktörü için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Ertuğrul Sağlam Göztepe’yi çok iyi analiz ederken Kakovic, oyun ve oyuncu anlamında maalesef sınıfta kaldı... Böyle maçlarda strateji, oyun aklı çok önemli. Kocaeli bunu çok iyi sahaya yansıttı. Nasıl kazanılması gerekiyorsa, onu uyguladı ve kazandı.
Iskalamayalım, ilk yarının uzatma dakikalarında Tangue’nin altı pasta vurduğu kafa şutunu inanılmaz çıkaran Lis’i tebrik etmek lazım. Yüzde yüz golü önledi.
“Mükemmel olamazsın ama hatalarını görüp iyi olmaya gayret edebilirsin.’’ Doğan Cüceloğlu’nun bu sözü Kokovic ve de öğrencilerine aktarılmak için yazılmış sanki. Umudumuz hatalardan ders çıkartılıp, Erzurum deplasmanından yeni bir seriye başlamaları yönünde.
ONURLU MAĞLUBİYET
Bülent Buda: Daha oynanacak çok maç var. Elbette her şey bitmiş gibi vazgeçmek yok. Sergiledikleri futbolun nitelik olarak eleştirilecek yanları olabilir. Ancak yarışma içinde kalmak için harcadıkları kas yorgunluğu saygıyı hak ediyor.
Kendilerinden çok daha iyi koşullarda yarışan Bandırma karşısında gösterdikleri direnç ile oyunu kazanma isteğini gözlemleyebiliyor, futbolculara saygı duyuyoruz. Terliyorlar, yarışıyorlar. Lakin saha dışındaki olumsuz koşulların etkisi üzerlerinden eksilmiyor. Bu da eleştirilerimizi, gözlemlerimizi yoğun olarak futbol alanının dışına taşımamızı sorunlu kılıyor.
Altay’da bu zorlu göreve soyunmuş bir başkan olduğunu görebiliyoruz. Cesaret, yürek, özveri isteyen bir göreve soyunduğunu da biliyoruz. Ama onun da direnci kırıldı. Bu koşullarda Altay’ı böylesine içine düştüğü derin çukurdan çekip alacak bir gizil güç görmekte de zorlanıyoruz. İşte felaket budur. Futbolcuların hak edişlerini ödemezseniz serbest kalır, çeker gider. Temel yıkım kulübün kurumsal kimliğidir. Onu futbolcular değil, Altaylılar, yönetimler gözetir, korur ve geliştirir. Yani demem o ki, temel sorun kurumsalık bağlamında. Şimdi bunu tersine çevirecek bir güç var mıdır? Ya da olacak mıydı?
Fatih Tanfer: Bandırma, maçı kazanmak adına savunma hattını öne çıkarıp Altay’a karşı büyük baskı kurdu. Kaleci Eren, çok iyi oynadı ama yetmedi.
VAR kararıyla verilen penaltı ve karambolde yenilen ikinci golle bir anda emekler boşa çıktı. Altay, takım halinde riskleri en aza indirmiş savunma güvenliğini sağlamıştı. Her zaman ki gibi tüm oyuncular ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Hücumda sağlanamayan etkinlik 2-0’dan sonra takım halinde mental ve fiziksel yorgunluğu öne çıkardı. Bazı okuyucularım haklı olarak Altay lig sonuncusu ancak bu sırayı hak etmiyor. Sorunlar çözülürse gücünü daha çok gösterecek ifadelerime iyimserlik olarak bakıyorlar. Haklı da olabilirler ancak Altaylı oyuncuların sahadaki mücadelelerinin değerlendirmesini yapıyorum. Umarım sorunları çözülür ve Büyük Altay hak ettiği konuma gelir. Ben Altay’a inanıyorum...
Mehmet Demirtaş: Bandırma deplasmanına ligin dibinden üst sıralara tırmanmak adına çıktılar. Karşılaşmanın ilk yarısında fırsatlar da yakaladılar ancak ofsayt gerekçesiyle VAR’a takıldılar.
Güçleri yetiğince mücadele ettiler. Sonuç olarak kaybettiler.
Şu bir gerçek Altay’da bir çok genç oyuncu 11 haftayı geride bırakmamıza rağmen bir gelişim gösteremedi ve bireysel hatalar zincirine devam etti. Teknik direktör geldiği günden beri farkını ortaya koyamadı. Altay’ın kazandığı maç yok. ‘‘Hayat, umutsuzluktan umut yaratmaktır” demiş Yaşar Kemal. Emektar oyuncular tüm olumsuzluklara rağmen onurlu varoluş mücadelesini umutla sürdürüyor. Ama bir yere kadar ayakta kalabiliyorlar. Bu hafta rakip lider Eyüpspor. İşleri kolay olmayacak. Haftalardır yazıyoruz.
Altay, Altaylılarındır naraları atanlar sosyal medya haricinde ortalıkta yok. Altay’ı kimsenin sahipsiz bırakmaya hakkı da yok. Bu sezon korkulu rüya yaşanması istenmiyorsa güçlü bir yönetim oluşturup gerekli önlemler alınmalı. Yoksa yolun sonu uçurum...